ttg

Deniz ürünlerini tüketimi ve COVID19 hakkında bilmeniz gerekenler


Mevcut COVID-19 salgını sırasında endişe duymadan tüketebileceğiniz bir hayvan proteini varsa o da deniz ürünleri. Elde ettiği bulgularını yeni bir çalışmada sunan çok sayıda bilim insanı olduğunu söylüyor.

Asian Fisheries Society tarafından yayınlanan Asian Fisheries Science'ta yayınlanan hakemli makale, SARS-CoV-2'nin suda yaşayan hayvanlara bulaşamayacağı ve virüsün COVID-19'un insanlara yayılmasında doğrudan bir rolü olmadığı sonucuna varıyor.

Makale, deniz ürünleri ve COVID-19 hakkındaki bazı söylentilere yanıt olarak, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) dahil olmak üzere kuruluşlardan suda yaşayan hayvan sağlığı, su ürünleri yetiştiriciliği, balıkçılık, gıda güvenliği ve veterinerlik uzmanları tarafından yazılmıştır.

Bazı ülkelerde, kısmen viral bulaşma riskine ilişkin yanlış anlamalardan dolayı suda yaşayan hayvanların tüketiminin azaldığı rapor edilmiştir denilen bildiride, suda yaşayan hayvanların - çiftlikte balık ve kabuklu deniz ürünleri dahil - tüketiciler için hala güvenli bir seçim olduğunu vurgulanmakta.

“Şu anda, SARS-CoV-2'nin suda yaşayan besin hayvanlarını (örneğin balıklar, kabuklular, yumuşakçalar, amfibiler) enfekte edebileceğini gösteren hiçbir kanıt yoktur ve bu nedenle bu hayvanlar, COVID-19'un insanlara yayılmasında epidemiyolojik bir rol oynamamaktadır.

Suda yaşayan hayvanlar ve ürünleri, diğer yüzeyler gibi, özellikle virüs bulaşmış kişiler tarafından kullanıldığında, potansiyel olarak SARS-CoV-2 ile kontamine olabilir. Bununla birlikte, uygun gıda işleme ve sanitasyonla, suda yaşayan hayvanların veya ürünlerinin SARS-CoV-2 ile kirlenme olasılığı göz ardı edilebilir ”dedi. 

Makaleden çıkarılan temel sonuçlar şunlardır;

  • İnsanlarda koronavirüs hastalığının (COVID-19) nedeni olan SARS-CoV-2'nin, yiyecek olarak kullanılan deniz ürünlerini enfekte ettiği veya ürünlerini kontamine ettiği bilinmemektedir.
  • Suda yaşayan hayvanlar, COVID-19'un insanlara yayılmasında epidemiyolojik bir rol oynamaz; bu nedenle, sağlıklı bir hayvansal protein kaynağı oldukları bilindiğinden, tüketimlerinin ek bir faydası vardır. Bu virüsle ilgili yanlış anlamaları gidermek için tüm paydaşlara ve halka iletilmelidir.
  • Herhangi bir yüzeyde olduğu gibi, suda yaşayan hayvanlar ve ürünleri, enfekte olan ve virüsü aktif olarak yayan kişiler tarafından kullanıldığında potansiyel olarak SARS-CoV-2 ile kontamine olabilir. Kontamine ürünlerle gerçek temas riski bilinmemekle birlikte, önerilen hijyen ve gıda güvenliği önlemlerine uygun olarak hazırlanıp servis edildiği sürece deniz ürünlerinin tüketilmesi güvenlidir.
  • COVID-19 salgını, kilitleme önlemleri nedeniyle yiyecek veya gelir kaynağı olarak suda yaşayan hayvanlara güvenen popülasyonlar için geçim kaynaklarını, gıda güvenliğini ve beslenmeyi dolaylı olarak etkileyebilir. Bununla birlikte, balıkçılık ve hasat topluluklarından sınırlı ulaşım ve ticaret veya alternatif hayvan protein kaynaklarının sınırlı olması nedeniyle yerel topluluk tüketiminde ve / veya suda yaşayan hayvanların kullanımında bir artışa da yol açabilir.
  • İnsan sağlığı, "Tek Sağlık" olarak bilinen bir kavram olan hayvanların sağlığı ve çevre ile ilişkilidir; bu nedenle tüm canlı organizmaların sağlığı son derece önemlidir. İyi su ürünleri yetiştiriciliği uygulamaları ve biyogüvenlik, sağlıklı bir sucul hayvan proteini kaynağı üretimine izin verir.
  • Bugüne kadar SARS-CoV-2 ile ilgili pek çok bilinmeyen var. Hakemli çalışmalar yoluyla yeni bilgiler elde edildikçe, virüse ilişkin anlayışımızı sürekli geliştirmeli ve ortaya çıkabilecek balıkçılık ve su ürünleri yetiştiriciliği gıda sistemlerine yönelik olası riskleri değerlendirmeliyiz.

Asian Fisheries Community tarafından hazırlanan makaleye göz atmak için lütfen buraya tıklayın.

ttg

Deniz ürünleri, bağışıklık sistemi ve D vitamini arasında bir ilişki var mı?


2020 Beslenme Yönergeleri Danışma Komitesi kısa süre önce, bebeklerde beyin ve göz gelişimini desteklemekten kalp ve beyin işlevini desteklemeye ve yetişkinler için sağlıklı kiloya kadar deniz ürünleri yemenin köklü, ömür boyu süren faydalarını yeniden onaylayan bir Bilimsel Rapor yayınladı. Peki ya D vitamini gıdalar hakkında neler biliyoruz?

Çoğu insan deniz ürünlerinin kendileri için iyi olduğunu biliyor - her ne kadar haftalık olarak önerilen 200 - 300 gr veya 2-3 porsiyonu yemeseler bile, ancak, deniz ürünlerine dair dikkatin çoğu anlaşılır bir şekilde balıklarda bulunan güçlü omega-3 yağlarına odaklanyor. Omega 3 yağ asitleri, özellikle hamile anneler ve çocukları için çok önemlidir.

Deniz ürünleri, nadir bir D vitamini kaynağıdır.

Daha az öne çıkarılsa da, deniz ürünleri, yiyecekler arasında nadir bir D vitamini kaynağıdır. 2020 Beslenme Yönergeleri Danışma Kurulu'nun Bilimsel Raporu, D vitaminini “halk sağlığını ilgilendiren bir besin” olarak tanımlıyor çünkü sadece Amerika'da, neredeyse tüm insanlar - yüzde 94 - yeterince D vitamini almıyor.

Vücudunuz güneş ışığı yardımıyla D vitamini sentezlerken, bazı insanların D vitaminlerinin eksik olmasının belirleyici bazı nedenleri vardır. Koyu tenli olmak, emilim bozukluğu sorunları olan, yaşlı olan veya kış aylarında daha kuzeyde yaşayan bireylerin D vitamini eksikliği olma olasılığı daha yüksektir.

Doğrudan güneşlenmenin yanı sıra yiyecekler yoluyla D vitamini alabiliriz. Bazı yiyecekler D vitamini ile "güçlendirilir", yani işleme sırasında katkı olarak D vitamini eklenir. Ancak somon, alabalık ve ton balığı gibi bazı deniz ürünleri, tahıl gibi takviye edilmiş gıdalardan daha yüksek seviyelerde doğal D vitamini barındırabilir.

D vitamini neden bu kadar önemlidir?

D vitamini, kemikleri ve mineyi güçlendirmek için kalsiyum ile birlikte çalışır. Komitenin Bilimsel Raporu ayrıca, D vitamini ve kalsiyumun hamilelik ve erken doğum sırasında yüksek tansiyon riskini azaltmak için birlikte çalışabileceğini gösteren araştırmaları vurgulamaktadır.

D Vitamini ve bağışıklık

Ayrıca D vitamininin bağışıklık sisteminizde kritik bir rol oynadığına dair yeni bilimsel göstergeler var.

Aslında, Nisan ayında BMJ'de (British Medical Journal) özetlendiği gibi, D vitamini eksikliği enfeksiyona karşı artan duyarlılıkla ilişkilidir:

Artan yaşla birlikte bağışıklık tepkilerini etkileyen faktörlerden biri, D vitamini eksikliği riskini ve yetersiz gıda alımlarını değerlendirmek için kullanılan biyobelirteç olan 25-hidroksivitamin D'nin (25 (OH) D) serum seviyelerinin azalmasıdır. Birçok viral enfeksiyonun mevsimselliği, özellikle kışın soğuk havalarda, sınırlı güneş ışığına maruz kalmanın bir sonucu olarak düşük 25 (OH) D konsantrasyonları ile ilişkilidir. D vitamininin metabolizması ve etkileri iyi bilinmektedir. D3 Vitamini ciltte üretilir ve bağışıklık sistemlerinde, yani insanları bakteri ve virüsler de dahil olmak üzere bir dizi bulaşıcı maddeye karşı korumaya yardımcı olmak için tasarlanmış, vücuttaki oldukça karmaşık mekanizmalarda önemli bir rol oynar. Kendini izole eden veya güneş ışığına çıkamayan kişiler, hava kirliliğinden etkilenen bölgelerde yaşayanlar, yetersiz beslenen, aşırı kilolu veya obez kişiler ve başlangıç ​​düzeyi 25 (OH) D konsantrasyonları düşük olanlar muhtemelen zayıflamış bağışıklık sistemlerine sahiptir. ve işlev görür ve viral enfeksiyon riski artar.

D vitamini ve Covid-19

Son zamanlarda araştırmacılar, D vitamininin insanların yeni koronavirüse karşı duyarlılığında bir rol oynayıp oynamadığına odaklandılar. 

Mayo Clinic, Chicago Üniversitesi'nde 489 kişilik bir araştırmayı özetledi ve "D vitamini eksikliği olanların, normal D vitamini seviyelerine sahip olanlara göre COVID-19'a neden olan virüs için pozitif test yapma olasılığının daha yüksek olduğunu buldu." Başka bir çalışma, "akut solunum yetmezliği yaşayan COVID-19'lu kişilerde yüksek oranda D vitamini eksikliği" gözlemledi.

PLOS One'da yayınlanan bir Boston Üniversitesi Tıp Fakültesi araştırması benzer bulgular bildirdi:

Kanda 25-hidroksivitamin D düzeyi en az 30 ng / mL olan (D vitamini durumunun bir ölçüsü), yeterli D vitamini olan hastaneye yatırılan COVID-19 hastalarında, bilinç kaybı dahil olmak üzere, hipoksi (vücut oksijen açlığı) ve ölüm başta olmak üzere olumsuz klinik sonuçlar için önemli bir azalma riski vardı. Buna ek olarak, kandaki enflamatuar belirteç (C-reaktif protein) düzeylerinin daha düşük ve kanda daha yüksek lenfosit düzeyleri (enfeksiyonla savaşmaya yardımcı olan bir tür bağışıklık hücresi) vardı.

USDA: D Vitamini dahil tüm besin öğelerinin yeterli alımı

Danışma Komitesinin Bilimsel Raporu, D vitamini de dahil olmak üzere tüm besin maddelerinin yeterli alımını teşvik etmek için "yukarıdakilerin tümü" yaklaşımını benimsiyor. Ayrıca, deniz ürünleri, iltihabı azaltmaya yardımcı olan ve protein, omega-3'ler, B vitamini, demir, çinko ve selenyum gibi sağlıklı bir bağışıklık sistemini destekleyen diğer önemli besin maddelerine sahiptir.

Uzmanların insanların tabaklarında protein kaynağı olarak balıkları daha sık eklemelerini önermesi şaşırtıcı değil.

aboutseafood.com'daki makaleden Türkçe'ye çevrilmiştir.

Yılbaşı sofraları için denizden bir seçenek: Portakallı somon

dennistheprescott.com
 

Somon, her mevsim yiyebileceğiniz özel bir balık ve sıkı kurallar altında yetiştirilmiş bir somon, vücudunuzun ihtiyaç duyduğu başta omega 3 yağ asitleri olmak üzere çeşitli vitamin ve mineraller bakımından oldukça zengindir.

Gelen kış mevsimi ve özellikle içinde bulunduğumuz COVID19 pandemisi sebebiyle beslenme alışkanlıklarımızda iyileştirme yapmaya ve yediklerimizin, vücudumuz için daha faydalı olması için ekstra çaba sarf ediyoruz.

Bir yandan da yeni bir yılın gelişinin heyecanını yaşarken bu sefer geleneksel kırmızı ve beyaz et tüketimini biraz değiştirerek sofralarımıza harika renkli bir parça somon koymak iyi bir fikir olabilir. Hem yenilikçi, hem faydalı hem de sürdürülebilir.

Ne dersiniz?

Portakallı somon

Malzemeler:

  • İsteğe bağlı olarak büyük ya da porsiyonluk somon balığı
  • 5 adet havuç
  • 5 adet orta boy patates
  • 2 çorba kaşığı bal
  • 1 tatlı kaşığı hardal
  • 1 tane portakal
  • Bir kaç dal dere otu
  • Zeytinyağı, (mümkünse) deniz tuzu, karabiber, sarımsak, ve isteğe bağlı diğer baharatlar

Dilediğiniz taktirde yanında tarator sos da servis edebilirsiniz.

Hazırlanışı:

  1. Somon balıklarınızı suyla iyice temizledikten sonra kurulayın ve bir fırın tepsisine dizin.
  2. Portakalı ikiye bölün ve yarısının suyunu sıkın. Damak tadınıza göre bir ya da iki diş sarımsağı ezin. Bu suyla hardalı, balı ve sarımsağı karıştırın ve isteğe bağlı olarak içine tuz ve karabiber ekleyin.
  3. Elde ettiğiniz yoğun karışımı balığın üzerine bir fırça yardımıyla iyice sürün.
  4. Balığı fırına sürüp 180 derecede yaklaşık 20 dakika pişirin. Bu süre balığın büyüklüğüne ve adedine göre + / - 5 dk olabilir.
  5. Balığı fırına verdikten sonra havuçlarınızı ve patateslerinizi yıkayıp kabuklarını soyun, havuçları diklemesine dörde, patatesleri de dilim dilim kesin. Bu havuçları kaynar suda yumuşamaya başlayana kadar haşlayın. Unutmayın, havucu ne kadar haşlarsanız glisemik indeksi o kadar yükselir. Patatesleri de yumuşadıktan sonra 15 dakika kadar daha haşladıktan sonra sudan alın.
  6. Ocağın üzerine koyacağınız -tercihen döküm- bir tavanın üzerinde önce patatesleri ardından da havuçları kızartın.
  7. Patateslerin üzerine kekik, kırmızı biber, biberiye, çörek otu, kuru kereviz sapı, kurutulmuş ve ufalanmış bir soğanın ve sarımsağın tozunu kullanarak elde edeceğiniz basit bir baharat karışımı da ekleyebilirsiniz. Havuçların üzerine de karabiber, tarçın, zencefil ve zerdaçaldan oluşan daha tatlı bir baharat karışımını ekleyebilirsiniz.
  8. Fırından çıkardığınız balığın üzerine biraz önce ikiye böldüğünüz portakalın yarısını dilimleyerek dizin. Dilerseniz üzerine dereotu saplarını da ekleyebilirsiniz.
  9. Balığın kenarına kızarttığınız patates ve havuçları da dizerek servise hazır edebilirsiniz.

Damak tadınıza göre bu balığın yanına köz biber gibi yemeği daha da renklendirecek ürünleri ekleyebilirsiniz.

Herkese şimdiden iyi yıllar dileriz. 

dennistheprescott.com'daki tariften adapte edilmiştir.

Acılı ve ballı kızarmış karides - Karidesle yapılacak yemekler - 3

 

 
 
Mutfağımıza karidesi daha fazla sokmak konusunda basit tariflerle yol göstermeye bu sefer diğerlerine göre daha karmaşık gibi görünen ama bir o kadar basit bir karides tarifi ile devam ediyoruz.
 
Acı ile deniz ürünleri yan yana geldiğinde harika bir patlama meydana getirir. Acının ağzın içinde ve damakta bıraktığı vurgunun denizden taze ürünlerle bir araya gelmesiyle birlikte ortaya çıkan enfes aromalar size deniz ürünlerini sevdirecek bir başka küçük detay.
 
Hazır, nasıl ki bu aralar restoranların kapanmasından ötürü fast food ürünlere erişimimiz azaltımış ve yer yer de engellenmişken, acılı ve ballı karidesler bizi biraz da, özlediğimiz fast food ürünlere yakınlaştıracak.
 
Malzemeler:
  1. 10 - 15 adet karides
  2. 3 - 4 tane yeşil biber (istediğinize göre kırmızı da olabilir)
  3. 2 tane çok acı biber
  4. 3 diş sarımsak
  5. 1 çay kaşığı kırmızı acı toz biber, kırmızı biber
  6. 1 küçük kâse bal

Hazırlanışı

  1. Ayıklanarak temizlenmiş olan karideslerinizi eğer mümkünse döküm bir ızgara üzerinde pembeleşip kıtırlaşana kadar kızartın.
  2. Biberlerinizin tümünü; acı ve tatlı olanları biraz közledikten sonra zarlarını çıkarın ve bir karıştırıcı vasıtasıyla çatala gelecek kadar çekin. Bu esnada içine sarımsaklarınızı, toz biberlerinizi ve istediğiniz başka baharatlar ya da otlar varsa onları atın.
  3. Küçük kase balın yarısını karıştırmaya devam ederken içine dökün. Eğer tatlı seviyorsanız balın miktarını biraz daha arttırabilirsiniz.
  4. Kızarmış karideslerinizi ocaktan alarak derin bir kabın içine koyun, üzerlerine kalan balı dökerek iyice karıştırın. İsterseniz biraz toz biberi burada da kullanabilirsiniz. 
  5. Karıştırıcıda püre haline gelmiş olan közlenmiş biberleribir tabağın üzerine alarak üzerine karideslerinizi dizin.

Öneriler

Eğer benim gibi özellikle de pişmiş biberle aranız iyi değilse bu yemeği domatesle de yapabilirsiniz. İki üç tane yemeklik domatesi küp küp doğrayarak karıştırıcıdan geçirin ve sadece bir kaç dakikalığına bir tavada kaynatın. Bu sefer içine kekik ve nane başta olmak üzere yine acı biber de ekleyin. 

Çaça, yumuşakçalar ve algler: Geleceğin yiyecekleri neye benzeyecek?


Kendimizi sürdürülebilir bir şekilde beslemeyi ve iklimi önemsemeyi umuyorsak, ne yediğimizi yeniden düşünmek çok önemlidir. Seçeneklerden biri, denizden alternatif besin kaynakları aramaktır ki, yeni bir araştırmaya göre bu kaynak yosunların, kafadanbacaklıların ve minik balıkların geliştiği dipte.

Gıda üretiminin iklim değişikliğinin en büyük etkenlerinden biri olduğu bu zamanda, bizi besleyebilecek ve aynı zamanda gezegeni aşırı yükleyemeyecek yeni besin kaynakları aramamız çok önemli.

Gittikçe daha fazla insan vejeteryan ya da daha radikal bir şekilde vegan olmayı tercih ediyor. 

Ancak Kopenhag Üniversitesi Gıda Bilimi Bölümü'nden Profesör Ole G. Mouritsen'e göre, insanların büyük çoğunluğu iklim değişikliğini önlemek adına eti beslenme alışkanlıklarından çıkarmak konusunda zorlanıyor.

"Pek çok insan, örneğin ette bulunan kendine has lezzeti arzulamaktadır. Bu nedenle, sebzelerin yanında az miktarda hayvansal ürün (et, yumurta ve süt gibi) tüketen esnek bir diyet düşünmek daha gerçekçi olabilir ancak, pişmiş karkas etlerin alternatifleri hakkında da düşünmeye başlayabiliriz ki bunlardan birçoğu var "diyor.

Yeni bir meta araştırmada, Profesör Mouritsen ve Doktora öğrencisi, Gıda Bilimi Bölümü'ndeki meslektaşı Charlotte Vinther, günümüzün gıda trendlerini ele alıyor.

Protein ve sağlıklı yağ asitleri için alternatif kaynaklar sunarken, geleceğin sürdürülebilir diyetinin neye benzeyeceğine dair fikirlerini verirler.

Merhaba kum yılanı, gobi ve çaça.

Araştırmacılar, diğer şeylerin yanı sıra geleceğin yiyecekleri için denize bakmamızı tavsiye ediyor.

Daha spesifik olarak, tipik olarak yan avlanma ile ilişkili türlerin ve endüstriyel balıkların yaşadığı dibe inmemiz gerekiyor. Bu türler sığır eti, domuz eti ve tavuktan çok daha az CO2 bırakıyor. 

"Şu anda domuz yemi veya balık yağı için kullanılan iklim dostu hedef yan tür balıkları okyanusun dibine yakın yerlerde yaşıyor. Bahsedilen balıklar şunlar: kumlu mızrak (kum yılanı), yumurta bırakmak için kumlu dibine giren bir balıktır; çaça, ringa balığının yaygın bir akrabasıdır. Danimarka sularında ve başka bir küçük ama lezzetli ve gözden kaçmış balık olan kara ağızlı gobi, "diye açıklıyor Mouritsen.

Çaça, tek başına Danimarka'nın protein ihtiyacının yüzde 20'sini karşılayabilir. Profesöre göre, çaça avcılığı yaparak morina balığı, pisi balığı ve somon gibi daha iyi bilinen balık türlerinin aşırı sömürülmesini önleyebiliriz.

Alakart yosun, kalamar ve deniz yosunu.

Deniz yosunu ve algler de gözden kaçan ve son derece iklim dostu bir besin kaynağıdır. Bununla birlikte, deniz yosunlarının sağlıklı besinler ve vitaminlerle dolu olmasına rağmen, şu anda 10.000 türden sadece 500'ü tüketilmekte ve gıda olarak kabul edilmektedir.

Benzer şekilde, kafadanbacaklılar sadece küçük bir ölçüde avlanır ve dünya çapında yaklaşık 800 türden 30'u yiyecek için kullanılır.

"Diğer şeylerin yanı sıra, bunun kültürümüz ve geleneklerimizle çok ilgisi var. Yiyecek tüketim alışkanlıklarının değişmesi zaman alıyor. Bir milyon yıldan uzun süredir et yiyor ve hazırlıyoruz. Bu nedenle deniz yosunu, kalamar ve yumuşakçalar önemli yağ asitleri içeriyor olsa da ve vitaminler ve tadı harika olduğundan, bu türleri besin kaynaklarımız arasında sayma konusunda isteksiziz, "diyor Ole G. Mouritsen.

Yeni teknoloji sebzelere etin kendine özgü umami tadını verebilir.

Diyetimizi yeşillendirmeyi zor bulduğumuz gerçeğinin olası bir açıklaması, tatlılık ve umami aromalı yiyecekler için doğuştan gelen bir tercihimiz olmasıdır. Profesöre göre:

"Tatlılık beyne kalori ve hayatta kalma sinyalleri verir ve umami, kaslarımız için iyi bir şey tükettiğimizi gösterir. Bununla birlikte, birçok deniz ürünü, deniz yosunu ve sebzenin tadı harika olma potansiyeline sahiptir ve bu, gelişmeye yardımcı olmak için teknolojiyi kullanabileceğimiz bir şeydir."

Ole G. Mouritsen, örneğin sebzelere fermente ederek veya enzimler ekleyerek tatlı ve umami lezzetleri ortaya çıkarabileceğini söylüyor.

"Bazı Asyalı gıda üreticilerinin 'shio-koji' adı verilen ve evde de yapılabilen bir ürünü vardır. Koji, aktif enzimlerle ölü mikroskobik mantarların tuzlu bir çözeltisidir. Dilimlenmiş brokoliye ekleyip birkaç kişilik buzdolabına koyarak saatler, sebze parçalarında daha fazla tatlılık ve umami tadabileceksiniz "diyor.

"Sürdürülebilir bir şekilde yemek yemek için bu yeni fırsatları iletmeye devam etmemiz çok önemli. Bunu yaparak, yeme alışkanlıklarımız ve geleneklerimiz üzerinde kademeli olarak değişiklik yapacağız. Bu çalışmanın bir rol oynamasını umuyoruz." 

sciencedaily.com'daki yazıdan Türkçe'ye çevrilmiştir.

Avokadolu karides salatası - Karidesle yapılabilecek yemekler - 2

  

Sağlıklı bir şekilde beslenmeye gayret eden insanların öğünlerine güvenle alabilecekleri karides, salata olarak tükettiğimiz yeşilliklerle de kolaylıkla uyum sağlar.

Avokado ise özellikle son yıllarda öğünlerimize giren ve bizim için göreceli olarak yeni bir gıda. İçindeki faydalı yağlarla beslenme uzmanları tarafından tavsiye edilen bir yiyecek.

Malzemeler:

  1. 1 tane avokado
  2. 10 tane karides
  3. 1 tane göbek marul
  4. 3 - 4 dal maydonoz
  5. 1 çorba kaşığı zeytinyağı (veya pişirme kağıdı)
  6. İsteğe bağlı baharatlar

Hazırlanışı:

  1. Temizlenmiş karideslerinizi bir kaşık zeytinyağıyla tavada pembeleşene kadar çevirin.
  2. Avokadonuzu küp küp doğrayarak derin bir servis tabağına alın.
  3. Göbek marullarınızı elinizle parçalayın, içinde avokadonuzun olduğu tabağın üzerine koyun. Bu tabağın içine tavada çevirdiğiniz karideslerinizi de koyun. Maydonozlarınızı da salatanızın üzerine ekleyin.

Öneriler:

Pazardan ya da marketten avokado alırken rengi koyu yeşil - siyah olanları tercih etmenizde fayda vardır. Bu koyu renkli avokadolar daha olgundur.  Ayrıca Avokadonun içindeki faydalı yağlar sayesinde bu salatada ekstra yağlara gereksinimi ortadan kaldırır. Karidese koyduğunuz bir kaşık zeytinyağı, karidesin tavada yanmasını engellemek içindir. Dilerseniz zeytinyağı yerine pişirme kağıdı da kullanabilirsiniz.

Bu basit yemeğin buna benzer başka tariflerinde baskın bir tat olan turp ve fesleğene de yer verilmiş. Dilerseniz bu iki malzemeyi de ekleyebilirsiniz.

Karidesli makarna - Karidesle yapılabilecek yemekler - 1

 
 
Türkiye kıyılarından karidesler yazımızın ardından karidesli yemek tarifleri vereceğimizi belirtilmiştik. İşte o tariflerden ilki.
 
Karides ve makarna birbirine çok yakışan benzersiz ikilidir. Ailenizle yada arkadaşlarınızla birlikte yiyeceğiniz öğle ya da akşam yemeklerinde ana yemek olarak bile tercih edilebilir.

Malzemeler:
  1. 15 - 20 tane karides
  2. 1 paket makarna
  3. İki çorba kaşığı zeytinyağı
  4. İsteğe bağlı baharatlar
  5. Biraz taze nane ya da fesleğen

Hazırlanışı:

  1. Temizenmiş karidesleri biraz zeytinyağı ile derin bir tavada pembeleşene kadar çevirin.
  2. Hangi şekilde olursa olsun, makarnanızı sıcak suya atarak haşlayın ve ardından süzün. Süzdüğünüz sudan biraz alarak karideslerinizin içine koyun ve karideslerinizi çok kısa bir süreliğine tavada sulu olarak çevirin.
  3. Makarnanızı servis tabağına alarak üzerine sıcak karidesleri ekleyerek karıştırın. Üzerine isteğinize göre baharatlarınızı ve taze yapraklarınızı ekleyin.

Öneriler:

Karides ve sarımsak birbirine çok yakışan lezzetlerdir. İsterseniz karidesleri çevirdiğiniz tavada biraz yağla sarımsak ezip sos olarak karideslerinizin üzerine ekleyebilirsiniz.

Hangi ton balığı: Yağda mı, suda mı, konserve mi?

 Ton balığı, hemen hemen herkesin en kolay erişim sağlayabildiği yaygın bir su ürünü. Her ölçekten markette kolayca bulunabilecek olan ton balığı çeşitleri sayesinde pratik yemekler yapabiliyor ya da proteine olan ihtiyacımızı uygun şekillerde giderebiliyoruz.

Tüketim alışkanlıklarına ve sunulduğu pazara göre ton balığını farklı içeriklerle tatlandırılmış şekilde tedarik edebilir haldeyiz. Ton balığına benzer Çok az malzeme konserve ton balığı kadar uygun fiyatlı, besleyici ve güvenilirdir. Kullanım alanına baktığımızda ise bir kutu ton balığının işlevselliği sadece sandiviçin içine girmekten daha fazla. Ayrıca yağda ya da suda bekletilmiş ton balığı çeşitleri de var. Peki bunlardan hangisi bize uygun, yağda mı yoksa su da mı bekletilmiş konserve ton balığını tercih etmeliyiz?

Konserve ton balığı ile ilgili temel bilgiler

Konserve ton balığı dünyası her zaman birçok farklı seçenek sunar. Albacore ton balığı, skipjack, mavi yüzgeçli orkinos ve sushi sevenler için sarı yüzgeçli orkinosun konserve edilmiş formları vardır. Bizim yetiştiricilikten de bildiğimiz üzere balığın türüne, boyutuna ve hatta ne yediğine bağlı olarak balığın tadında ve dokusunda değişiklikler olabilir.

Konserve veya kavanozda ton balığına bakalım. Genellikle kavanozlanarak satışa sunulan ürünlerde, et suyunda, salamurada veya yağda önceden pişirilmiş ton balığı filetosu kullanır. Sulu ve yağlı ton balığı arasındaki benzerlik ve farklılıkların ne olduğunu açığa çıkarmadan önce, burada yağ ve su dolu ton balığı hakkında aynı olan birkaç şey var. 

  • Ton balığı, protein ve omega-3 yönünden oldukça zengin bir deniz ürünüdür. Ton balığı, kalp sağlığı, beyin ve vücudun gelişmesi için gerekli olan iyi omega 3 yağ asitleri bakımından zengin bir kaynaktır ki; büyümekte olan çocuklar, vücut geliştirme ile ilgilenenler ve hatta ileri yaştaki insanlar için doğru bir besindir. Albacore ve mavi yüzgeçli orkinos en yüksek seviyelerde omega-3 yağ asitlerine sahiptir, ardından skipjack ve sarı yüzgeçli ton balığı gelir.
  • Ton balığı aynı zamanda selenyum ve D Vitamini bakımından da zengindir: Her porsiyonda 13 gram protein içeren ton balığının yağsız kas oluşturmaya ve açlığı azaltmaya yardımcı olmak için harika bir seçimdir.
  • Kavrulmuş orkinos: Ton balığı avlanır, pişirilir ve dünya çapındaki bir çok mutfakta kullanılmak üzere hazıranır ki çoğu ürünün konserve değil kavanozda olduğu Avrupa da buna dahil. Ton balığının kendisi ambalajdan görülebilir şekildedir; bu nedenle, ister büyük ister küçük parçalar olsun, belirli boyutlar arıyorsanız, ne alacağınızı görebilirsiniz. Kavrulmuş ton balığı su dolu veya yağ dolu seçenekler olarak mevcuttur.  

Sudaki ton balığı

Suda paketlenmiş ton balığı, çoğu insanın konserve ton balığından beklediği şeydir. Herhangi bir ek yağ veya bileşen içermeyen bir kutu, yağda bekletilmiş ton balığından daha az kalori içerir ve mayonez ile yapılan klasik ton balığı salatası gibi daha zengin malzemelerin karıştığı tarifler için idealdir. Yağ eklemeden daha fazla protein arıyorsanız, su dolu ton balığı harika bir seçenektir. 

  • Tat: Sudaki ton balığı daha sert, hafif dokulu, parçalaması ve ezmesi kolay, oldukça kurudur.
  • Sağlık değeri: Yağda bekletilmiş ton balığından çok daha az kalori içerir, ancak tüm proteinle birlikte "su", balığı süper düşük kalorili ve kolaylıkla kullanıma hazır tutan (genellikle) tuzlu tuzlu su veya et suyudur.
  • Nasıl kullanılır: Balığın kuru oluşu, tavada pişirilmiş ürünler ve ton balıklı salata dahil olmak üzere daha zengin tarifler için daha uygundur.

Yağda ton balığı

Yağlı ton balığı, bu balığın daha zengin tarafını seven insanlar içindir. Yağda paketlendiği için bu ton balığı, çoğu insanın bildiği konserve ton balığının daha zengin ve nemli versiyonudur. Konserve veya salata veya makarnanın üzerinde iyidir. Yağlı ton balığı, ton balığının daha etli bir versiyonunu ya da yeterli miktarda yağ içeren bir protein kaynağı arayanlar için doğru seçenektir.

  • Lezzet: Ton balığı yumuşak, nemli, orta serttir ve yağ (özellikle zeytinyağlıysa) daha zengin, daha güçlü ton balığı tadı için pişirme işleminde kullanılabilir. 
  • Sağlık değeri: Yağda ton balığı da protein ve sağlıklı yağlarla doludur fakat balığın ne tür bir yağda depolandığını kontrol etmeye dikkat edin: bu yağlar zeytinyağı ya da güncel olarak daha fazla bildiğimiz avokado yağı olabilir.

    Yağlı ton balığı genellikle suyla paketlenmiş ton balığından daha az sodyum içerir. Birkaç beslenme uzmanı, ton balığındaki doğal yağın, içinde depolandığı yağla o kadar sıkı bir şekilde bağlandığını ve yağ sonunda boşaltıldığında, ton balığı yağlarının besleyici faydalarının çoğunun kaybolduğunu iddia etmekte. Bu ihtimali indirgemek için en kolay çözüm o yağı kullanmaktır.
  • Yağdaki ton balığının üzerindeki yağı döktükten sonra bir kez daha yıkamanıza gerek yok. Yeşil salatanın üzerinde büyük parçalar halinde kullanabilir ya da daha kıvamlı bir mayonezli sos için yağda ton balığını kullanabilirsiniz.

Beslenme açısından düşündüğümüzde, su dolu ton balığı size daha saf protein ve en ince ton balığı lezzetini sağlar. Tansiyon gibi nedenlerden dolayı sodyum konusunda endişeleriniz varsa, balığın içindeki sodyum seviyelerini okuyun veya "tuz eklenmemiş"  bir ürünü satın aldığınızdan emin olun.

Yağlı ton balığı ise yağ koruma yöntemi sayesinde daha yumuşak bir dokuya ve daha güçlü ton balığı aromasına sahiptir. Yağda ton balığını bir çok farklı yağla birlikte bulabilirsiniz; bunların en yaygını ayçiçeği yağında olandır fakat, en zengin tat ve en iyi sağlık yararları için zeytinyağındaki seçenekleri araştırın. Hem su dolu hem de yağ dolu mükemmel protein kaynaklarıdır ve sürdürülebilir, GDO olmayan markalardan bulunabilir. 

Unutmadan, tüketmeyi düşündüğünüz ton balığının sürdürülebilir kaynaklardan tedarik edildiğine dikkat etmek, gelecekte de, en az şimdiki kadar sağlıklı, besleyici ve lezzetli ton balıklarını bulabilmenizin garantisidir.

cleanplates.com'daki yazıdan Türkçe'ye çevrilmiştir.

Daha yakından tanıyın: Türkiye kıyılarından karidesler

 

Çoğu insanın severek tükettiği ve pazarda taze, ayıklanmış, marine edilmiş ve ayıklanarak dondurulmuş formları bulunan karideslerin dünya denizlerinde onlarca farklı türü var ve karides yetiştiriciliği önemli bir su ürünü yetiştiriciliği alanı. Su ürünleri yetiştiriciliğinin ortaya çıktığı yer olan Çin ile yakın coğrafya Hindistan ve tabii ki A.B.D. karides yetiştiriciliği konusunda önemli çalışmalar yapan ülkelerin başında geliyor.

Türkiye kıyılarından yakalanan hangi karidesler yenebilir nitelikte?

Her ne kadar "Denizden babam çıksa onu bile yerim" mottosuyla hareket etsek de, özellikle kendi kıyılarımızda yer alan ve diğerlerine göre daha fazla tüketilebilir olan karidesleri tanımakla işe başlayalım.

Palaemon longirostris, Metapenaeus monoceros, Penaeus japonicus, Penaeus japonicus, Penaeus semisulcatus, Penaeus kerathrurus bizim denizlerden en fazla çıkan karides çeşitlerimiz.

  • P. longirostris genel anlamda en fazla yayılım göstermiş olan karides türümüz. Marmara denizi, Saros körfezi, Edremit körfezi, Çandarlı körfezi, Sığacık körfezi, Finike körfezi, Taşucu körfezi, Mersin körfezi ve İskenderun körfezi bu karidesin avcılığının yapılabildiği yerler. Görüldüğü üzere sıcaklık ve tuzluluk yönünden epey farklı coğrafyalara adapte olabilmiş bir tür. 
  • M. monoceros ise daha çok Akdeniz'de Finike ile Taşucu körfezlerinde avlanıyor. 
  • P. japonicus, Antalya, Mersin ve İskenderun körfezlerinden yakalanan bir karides türü ve sıcak, tuzlu suları sevdiğini yakalanma alanlarından anlayabiliyoruz. 
  • P. semisulcatus, Taşucu ile İskenderun körfezleri arasındaki bölümlerden yakalanıyor.
  • P. kerathrurus ise P. longirostris gibi Akdeniz, Ege ve Marmara'da çokça avlanan, adaptasyonu yüksek bir karidesimiz.

Burada belirtilen karideslerin ülke ve hatta ülkeler içinde belirli bölgelerde dahi farklı farklı isimleri var.

Penaeus japonicus "kral karides", Penaeus semisulcatus "yeşil kaplan karidesi" ya da jumbo karides, Parapenaeus longirostris "derin su pembe karidesi", Metapenaeus monoceros "benekli karides" ve Palaemon longirostris ise basitçe "teke" olarak bilinmekte. Ayrıca tüketim konusunda tercih edilen başka türler de yok değil...

Kaynak: Türkiye denizlerinde bulunan karides türleri üzerine etüt; M. Levent Artüz, 2004

Karidesin besin içeriği nasıl?

Yaklaşık bir tenis topu büyüklüğüne tekabul eden ve içinde 8 - 10 adet karidesin olduğu yaklaşık 100 gramlık bir porsiyon 100 kaloriye yakın. Bu nedenle karides sağlıklı beslenme alışkanlığı kazanmak isteyen kişilerin öğünleri içinde önemli bir yer tutabilir. Bu porsiyon içinde 1.4 mg yağ,  180 mg kadar kolesterol ve 19,5 g kadar protein var. Beslenme düzenine dikkat edenler için, karideste dikkat edilmesi gereken önemli iki bileşen ise 805 mg Sodyum ve 260 mg ile Fosfor.

Karides nasıl pişirmeye nereden başlamalıyız?

Deniz ürünlerinin standardize edilmiş tariflerle pişirilmesi zaten kendi doğalarına aykırı. Karides de diğer deniz ürünleri gibi belirli formüllerle değil de yaratıcılıkla pişirilebilecek bir ürün. Çiğ tüketilebileceği gibi tavada sote, açık ateşte ızgara ve buğulama gibi yöntemler karidesi tüketmeden önce size yol gösterebilecek olan ve herkesin bildiği adımlar.

Pazardan taze olarak tedarik edildiğinde temizlemesi ve pişirilmesi zor gibi görünen karides, yemeye hazırlanması göründüğü kadar zor bir ürün değil. Önümüzdeki bir kaç gün boyunca kendine özel yöntemlerle kolayca hazırlanabilen karideslerle ilgili bir kaç tarife göz atacağız...

Klasik bir lezzetin kıtırlı yorumu: Ekmeğin üzerine ton balığı

  

Ton balığı, hemen hemen herkesin çok kolay bir şekilde ulaşabildiği en yaygın deniz ürünleri arasında ilk sırada yer alıyor. İstisnasız şekilde her marketten kolaylıkla ve farklı miktarlardaki ambalajlarla tedarik edilebilen ton balığıyla ilgili basit ve lezzetli tarifimizi çok seveceksiniz.

Malzemeler:

  • 80 gr'lık iki kutu ton balığı
  • 3 - 4 tane marul yaprağı
  • 2 -3 tane taze soğan dalı
  • 5 - 6 nane yaprağı
  • 1 salatalık
  • 4 dilim tost ekmeği

 Burada, kullanmak istediğiniz ekmekte aslında özgürsünüz. Tam buğday, çavdar, çok tahıllı ya da basit kepekli ekmek bile işinizi görür. Detaylara çok takılmayın. Hangisi elinize geçiyorsa onu kullanabilirsiniz.

Hazırlanışı:

Bu tarif, görüp görebileceğiniz en basit deniz ürünleri yemeği tariflerinden birisi.

  • Kutunun içindeki ton balıklarınızı bir süzgecin üzerine alarak yağlarının tamamına yakınını süzülmesini bekleyin. 
  • Marul yapraklarınızı, nanelerinizi ve soğanınızı ince ince kıyarak derin bir kabın içine alın. İsterseniz üzerine biraz limon ekleyebilirsiniz. Fakat çok sulandırmamak için kontrollü şekilde kullanın. 5 - 6 damla muhtemelen yeterli olacaktır.
  • Yağından tamamen süzülmüş olan ton balıklarınızı derin kabınızın içine ekleyip karıştırın.
  • Tost ekmeklerinizi kızartmanız yemeğinize keyif katacaktır. Izgarada ya da tost makinesinde biraz çıtırdatın. Ton balığının yumuşak tadı ve ekmeğin kıtırı güzel bir zıtlık oluşturacak.
  • Tabağa dizdiğiniz ekmeklerinizin üzerine ton balığını ekleyin ve yanına biraz salatalık dilimleyin.

Afiyet olsun.

Şeftalili Akdeniz salatası üzerinde alabalık ızgara

 

Renkli,besleyici ve bir kadar da yemesi keyifli olan Akdeniz yeşilliklerinden olan soğan ile maydonoz, Türkiye'nin güneyinin en önemli narenciye ürünlerinden birisi olan limon ve lezzetli kırmızı soğan ile buluştu. 

Salatanın içinde beklenmedik bir lezzet olarak da şeftalinin kullanıldığı bu yemeği pişirmek, onu anlatmaktan daha kolay.

Malzemeler:

  • 1 adet levrek, çipura ya da alabalığın filetosu
  • Yarım demet maydonoz
  • 3 - 4 dal nanenin tüm yaprakları
  • 2 tane yeşil biber (tercihen acı)
  • 1 orta boy şeftali
  • 1 küçük boy kırmızı soğan
  • 1 tane limonun suyu
  • İsteğe bağlı tuz, karabiber, kırmızı biber ve diğer baharatlar
  • 2 kaşık zeytinyağı

Hazırlanışı:

  • Balık filetonuzu bir kaşık zeytinyağının veya pişirme kağıdının üzerine kısık ateşe alın.
  • Derin bir kabın içine maydonozları, naneleri ve biberleri küçük parçalar halinde doğrayın. 
  • Kırmızı soğanınızı diş büyüklüğünde doğrayın. Fazla gelir derseniz yarısını kullanabilirsiniz.
  • Şeftalinizin kabuğunu soyup küçük parçalar halinde doğrayın, soğanla birlikte kabın içine ekleyerek üzerine baharatlarınızı ve limon suyunuzu ekleyerek bir süre dinlendirin. Bu aromaların birbirine geçmesini sağlayacak.
  • Izgarada pişen balığı bir servis tabağına koyarak üzerine hazırlamış olduğunu salatanızdan ekleyin. Salatanın suyundan koymamaya çalışın ki balığın etinin tadını almanızı zorlaştırmasın.

Afiyet olsun.

Balık ve diğer deniz ürünlerinde kolesterol var mı?

 

Tamam, kolesterol kötü bir şey gibi görünüyor ve balık yemek ise iyi; peki bazı balıklar da kolesterol yok mu? Ve hatta, biraz kolesterol sizin için iyi değil mi? Konuyu biraz daha açalım.

Balık kolesterol içerir mi?

Başından söylemek gerekirse evet, tüm balıklarda kolesterol vardır. Fakat bunun sizi korkutmasına gerek yok. Farklı deniz ürünleri farklı miktarlarda kolesterol içerir ve balıkların içeriği bazı yağlar kolesterol seviyenizi düzenlemenize yardımcı olabilir.

Fakat öncelikli olarak hangi balık hangi yağları içerir, biraz bundan bahsedelim.

Kolesterolü anlamak

Kolesterol, karaciğerinizde üretilen ve tüm hücrelerinizde olan bir yağdır.  D vitamininin işlenmesine yardım eder, yiyeceklerin parçalanmasında ve hormon yapımında görevlidir.

İki temel kolesterol vardır: ilki, LDL olarak da kısaltılabilecek olan düşük yoğunluklu lipoprotein, diğeri ise HDL olarak kısaltılan yüksek yoğunluklu lipoproteindir. LDL seviyenizin yükselmesini istemezsiniz, çünkü kan damarlarınızda birikir ve kan akışını engeller. Bu engelleme kalple ilgili hastalıklar yaşamanıza neden olabilir.

HDL seviyesindeki yükseklik ise iyidir ki, HDL, kan damarlarınızdaki LDL’nin atılmasına yardımcı olur. Ulusal Sağlık Enstitüsü ideal kolesterol seviyeleriyle ilgili şu bilgileri veriyor:

Toplam kolesterol: 200 mg/dL’den az
LDL (kötü kolesterol): 100 mg/dL’den az
HDL (iyi kolesterol): 60 mg/dL’den fazla

Yiyecekler ve kolesterol seviyeleri

Yediğiniz her yiyecek, yaptığınız egzersizler, genetiğiniz ve hatta kilonuz kolesterolünüzü etkiler. Yiyeceklerin tümü kolesterol içerir ve bunları yedikten sonra kanınıza biraz daha kolesterol eklenecektir fakat, diyetlerin ana düşmanı doymuş ve trans yağlardır. Bu iki yağ LDL seviyenizi yükseltip HDL seviyenizi azaltır. Amerikan Kalp Derneği, yediğiniz gıdaların içindeki kalorinin %7’sinin doymuş yağlardan, %1’inin ise trans yağlardan gelmesini öneriyor.

Kolesterol takibi yapıyorken balık yemek güvenli midir?

LDL seviyenizi düşürmek için yeme alışkanlıkarınızda değişiklik yapıyorsanız, balık harika bir opsiyondur. Tüm balıklar biraz kolesterol içermekle birlikte pek çoğu omega 3 yağ asitleri yönünden oldukça da zengindir. Bu esansiyel yağ asitleri, trigliserit seviyenizi de düşürerek kolesterolünüzü stabil tutmanıza yardımcı olabilir.

Kanınız, omega 3 yağ asitlerini üretemez ve bu esansiyel yağ asitlerini dışarıdan almak zorundasınız.Omega 3 vücut ve beyin için çok önemlidir ve ruh halinizle ağrılarınızı etkiler. Somon, alabalık ve ton balığı omega 3 yağ asitleri yönünden oldukça zengin ve yaygın olarak bulunabilen deniz ürünleri arasındadır. Deniz mahsüllerinin bir diğer iyi özelliği, çoğunda trans yağ doygunluğunun az olmasıdır ki, bazılarında hiç trans yağ yoktur.

Örneğin, 100 gram karides içinde 161 mg kolesterol vardır. Eğer kolesterol seviyeniz yüksekse doktorunuz karides yemekten kaçınmanızı önerebilir. Daima doktorunuzun yönlendirmesini takip etmeniz önerilmekle birlikte, karides tüketiminin HDL’yi yükseltip LDL’yi azaltarak riski düşürdüğüne dair bir araştırma vardır. (ajcn.nutrition.org/content/64/5/712.abstract)

Kolesterolünüzü düşürmek için deniz mahsülleri doğru seçenek mi?

Kandaki kolesterolü düşürmek için kullanılan tıbbi ilaçların etken maddesi olan statinler mi daha etkili bir seçenektir deniz mahsüller mi?

Balık yağı omega 3 yağ asitlerini içermesi yönünden oldukça avantajlı bir grupta yer alır ve sağlığı korumak için başka faydaları da vardır. Bunlar iltihapları azaltma, tansiyonu düzenleme, kemikleri güçlendirme ve cilt sağlığını iyileştirme başlıca faydalarıdır.

Statinler basitçe, vücuttaki kolesterol üretimini durdurur. Aynı zamanda kan damarlarındaki plakların uzaklaştırılmasını da sağlar.

Uzmanlar balık yağı ve statinler için neler söylüyor?

Kalp krizi riskini düşürmesi, kandaki trigliserit miktarını azaltması, beyin sağlığını güçlendirmesi ve diyabetik beslenmede daha iyi olması, uzmanlar tarafından balık yağının avantajları arasında sayılıyor.

FDA’ya göre ise statinler, kalp sağlığını korumak için iyi işlev görüyor fakat dikkatle alınmaları gerekiyor. Statinlerin kolesterolü düşürmek için avantajları var; örneğin kan damarlarını korumak ve kalp krizi riskini azaltmak için anti inflamatuar etkileri gerçekten önemli. Fakat, yarattıkları kas ağrıları gibi potansiyel yan etkileri nedeniyle, statinler daha çok ileri düzey kolesterol hastalarına reçete edilen ilaçlar. Koruyucu ilaç sınıfında yer almazlar. 

Kolesterolünüzü kontrol altında tutmak için ya da yüksek olan kötü kolesterolünüzü düşürmek için deniz mahsüllerinden mi yoksa tıbbi reçetelerden mi faydalanmanız gerektiğine bir hekimle birlikte karar vermeniz gerekiyor. Fakat genç yaşlarınızdan itibaren kolesterol kontrolünüzü ele almak için düzenli deniz ürünleri 


healthline.com'daki yazıdan Türkçe'ye çevrilmiştir.