Mutfak etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Mutfak etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Istakoz nasıl "fakirlerin proteini" iken bugün yediğimiz lezzetli şeye dönüştü?


Istakozdan yapılmış atıştırmalıklar genellikle tost çörek ve bir çeşit lahanalı ve yoğurtlu salata olan coleslaw ile birlikte servis edilen popüler bir yaz yemeğidir. Her ne kadar şimdilerde içinde 100 gr kadar ıstakoz eti olan bir atıştırmalık için $34 gibi bir para ödemek gerekse de, ıstakozun bol olduğu eski zamanlarda, 1600'lü yıllarda, bu yiyecek böylesine pahalı değildi. Özellikle 2. Dünya Savaşı zamanlarında deniz ürünleri karneye bağlı olmadığından ıstakoz gibi pek çoğu lezzetli birer çeşit olarak keşfedildiler.

Bu röportajın yapıldığı Şef Ed, restoranında yüksek fiyatla servis ettiği ıstakozların avlanması ile teslimatı arasındaki lojistiği açıklıyor.

Sunucu: Istakozların pahalı olması bir sır değil ve bir restorandaki standart bir ıstakoz akşam yemeği için $38 veya daha fazlasını ödeyebilirsiniz. Istakozlar bugün gurme yemeği olarak kabul edilirler fakar bir zamanlar denizin hamamböcekleri olarak biliniyorlardı ve hatta mahkumlara sunulurlardı. Peki ıstakozlar ne zaman böyle nefis yiyecekler haline geldi ve neden böyle pahalılar? Istakozların pek çok türü var fakar biz menüde ayırt edilebilir kıskaçlı olanları tercih ediyoruz; Homarus americanus ve Homarus gammarus, daha da iyi bilinen adıyla Amerikan ve Avrupa ıstakozu. Bu iki tür çok benzer. En büyük farkları renkleri. Ed'in New York City'deki ıstakoz barına gittik ve kabukluları satın alma, hazırlama ve pişirme konusunda çok fazla deneyimli olan birileriyle konuştuk.

Ed McFarland: Şimdi, ıstakozlarla çalışmanın en zor tarafı, gerçekte ıstakozun fiyat aralığı ve bu yıldan yola dalgalanıyor, fiyatlar artıyor. Ve ıstakozu temizlediğinizde verim gerçekten düşük. Öyle ki 700 gr kadar ıstakoz aldığınızda, bence çoğu insanın anlamadığı şey, o sert kabuğun içinden neredeyse 100 gr kadar et çıkar. Yani ıstakozdan çıkan çok fazla verim yok. Bu yüzden ıstakoz atıştırmalığı yapmak için ıstakozu kendiniz temizlerken ıstakoz gerçekten ama gerçekten çok pahalı bir ürüne dönüşür.

Sunucu: Istakozu böyle pahalı yapan şeyi tamamiyle anlamak için ıstakozun geçmişine bir bakış atmamız gerekiyor fakat ıstakoz her zaman şimdi olduğu gibi saygı görmedi. Istakozun tarihi dünyaya göre değişiyor fakat uzun süre için bu toplumun içindeki en fakirler için gıda kaynağıydı.

Viking çağında ıstakoz, balıkçı gemileri derin deniz avcılığına daha elverişli hale geldiğinde kuzey Avrupa'da gıda olarak daha popüler hale geldiler. Ve bazı et tüketilmeyen günlerde ve dini bayramlarda kilise ıstakoz da dahil olmak üzere deniz ürünlerine olan talebi arttırdı.

Avrupa genelinde ıstaklız statü ve savurgan yaşam tarzı ile ilişkili hale gelmeye başladı ve sık sık da zenginliği göstermek için resimlerde yer aldı. Fakat ıstakozun değeri Kuzey Amerika'da düşük kaldı. Amerikan yerlileri ıstakozu balık yemi ve Avrupalı kolonistlerden daha sonra kopyaladıkları bir deneyim olarak gübre olarak kullandılar.

1600'lerde Amerikan ıstakozları ucuzdu çünkü epey boldular. Istakoz Avrupalı yerleşimciler arasında "fakir adamın proteini" olarak biliniyordu ve kabuklı deniz ürünleri sıklıkla hapsedilen insanlara ve kölelere verildi. Istakozun ABD'deki bu itibarı 1800'lerin ortasına kadar, demir yolu taşımacılığının ortaya çıkmasına kadar değişmedi. Istakozlar ülke boyunca trenlerde servis edildi ve yolcular kısa zaman içinde bu egozik görünüşlü yemeğin birer hayranı oldu. Daha iyi bir tat için, bugün de olduğu üzere şefler ıstakozu canlı pişirmeye başladı.

Pek çok gıdanın aksine ıstakoz Birleşik Devletler'de, 2. Dünya Savaşı sırasında karneye bağlanmadı ve diğer et seçeneklerindeki eksiklik bir çok insanın bu lezzetli yiyeceği keşfetmesine öncülük etti. Kabuklu deniz ürünlerinin artan popülaritesi ıstakoz stoklarını düşürdü ve fiyatları arttırdı ve ıstakoz yüksek kaliteli yaşam ile ilişkilendirilerek gurme bir yemek oldu.

Bu kabukluların arzı fazla olsa bile taşımacılık maliyetlerinden ötürü fiyatlar düşmüyor. Başarılı ıstakoz avcılığı kolay bir iş değildir. Hepsinin bir arada olması gereken ve okyanusun tabanında duran tuzaklarla avlanırlar. Eğer bir ıstakozcu geri dönene kadar bir tuzak tamamen ıstakozlarla dolarsa kurallar gereği bir çoğunu denize geri atmak zorunda kalabilirler. Istakozlar çok büyükse, çok küçükse yada yumurta taşıyan dişi bireylerse geri atılır.

Alınan ıstakozların kıskaçları bağlanır ve kıyıya dönene kadar buza konur. Sevk edilirken tuzlu su tanklarında canlı olarak tutulurlar. Yolculuk boyunca hayatta kalabilmeleri için gerekli oksijeni alabilmeleri için serin ve nemli kalma gereksinimleri ve dağıtım maliyetlerini arttırır.

Ticari ıstakoz yetiştiriciliği fiyatlara yardımcı olabilir fakat Amerikan yada Avrupa ıstakozun için bu başarıya ulaşması çok zor bir iş. 50.000 yumurta içinden sadece iki ıstakoz tipik şekilde hayatta kalır ve yasal av boyuna ulaşır. Eğer ıstakozlar yeterince beslenmezlerse kanibaslitik olurlar. Özellikle kapalı alanlarda hastalıkların bulaşmasına karşı epey hassastırlar.

Her şeyden öte, çok yavaş büyürler. Bir ıstakozun hasat edilebilecek boya ulaşması için olgunlaşması yedi yıl kadar alır. Ne olursa olsun, ıstakoz avcılığı 1980'den beri artmakta ve yabani ıstakoz stokları global ısınmadan ötürü sabit kalmaktadır. İklim değişikliği suların ısınmasına dolayısıyla daha uzun yaşam döngülerine ve ıstakozlar için daha yüksek doğurganlığa öncülük etti. Etrafta dolaşan daha fazla ıstakoz olsa bile halen pahalı. 2017'de Maine ıstakozunun fiyatı, ıstakoz atıştırmalığına olan talepten ötürü bir yıl önceki rekora rağmen arttı.

McFarland: Istakozun toptan satış fiyatı mevsime bağlı olarak yaklaşık yarım kilo başına (pound) $8 ile $10 arasında değişebilir. Şimdi, Ed'in ıstakoz barında 1.5 pound ıstakoza $38 ödüyoruz ve bizim 4 onsluk ıstakoz atıştırmalığımız $34. Durursak ve yoldan çıkarsak ıstakoz teslimatı devreye girecek.

Sunucu: Ed's Lobster Bar, günlük 150 - 200 pound taze Maine ıstakozu alıyor.

McFarland: Tüm ıstakoz tedariğimiz günlük yada en fazla bir buçuk günlük. Restoranda hiç bir şey iki günden fazla kalmaz. Bu yüzden canlı ıstakoz yemek istemenin birinci sebebi ölü bir ıstakozun iyi olmayacağı. Istakoz öldüğünde eti lapaya dönecek, kötü kokacak ve onu gerçekten yemek istemeyeceksiniz. Kabuğun içinde parçalanır. Eğer gerçekten servis ettiyseniz de kesinlikle hastalanacaksınız. Bu yüzden ıstakozunuzu daima canlıyken ve pişirmeden önce tekmelediğinden emin olmak istersiniz.

Sunucu: Istakozlar yaz aylarının en sevilen lezzetlerinden birisi haline geldi. Yoğun bir akşamda Ed 150 ıstakoz atıştırmalığı satacak.

McFarland: Bilirsin, yaz mevsimi gerçekten ıstakoz atıştırmalığının sezonudur. New York City'de, burada herkesin düşündüğü zamandır. Herkes yazın gelir. Sahile inemiyorlar çünkü ıstakoz atıştırmalıklarını yemek istiyorlar.

Sunucu: İnsanlar yeterince ıstakoz alamazlar fakat Birleşik Devletler'e bir kıtlık yaklaşıyor olabilir. Istakoz avcıları ringa balığını yem olarak kullanır ve bu onlardan çok daha az olmak üzere. Çünkü aşırı avcılık endişeleri nedeniyle New England Balıkçılık Yönetimi Kurulu bu yıl için 21.000 ton civarında ringa avı ile sınırlandırmayı oyladı. Satın alınacak daha az şey olması nedeniyle ringa fiyatları muhtemelen artacaktır bu da ıstakozu daha da pahalı hale getirecektir. Ve insanlar ıstakoz için daha fazla para ödemeye razı olacak mı?

McFarland: Biliyor musun, ıstakoz fiyatlarının artışı konusunda çok endişeliyim. Yıldan yıla daha fazla artıyor. Müşterilerin ıstakoz satan restoran sahipleri olarak absorbe etmemiz gereken fiyat artışlarını sürekli olarak absorbe etmeye istekli olduklarına inanmıyorum.

businessinsider.com'daki metinden Türkçe'ye çevrilmiştir.

Bu sefer de son tüketiciye bir ürün olarak ıstakoz sunan Ed McFarland'ın iş dünyasına kısa bir bakış atma imkanı yakaladık. Ticari bir kazanç ürünü olarak değerlendirildiğinde ıstakoz katma değeri yüksek bir ürün gibi görünse de hemen hemen her sektörde olduğu gibi hammadde girişindeki fiyat dalgalanmaları başta olmak üzere işleme ve işletme giderleriyle öne çıkan önemli bir vizyon sunuyor.

Tüketiciye sunduğumuz su ürünleri daha ekonomik şekilde tedarik etmeyi başarmak için yetiştiriciliğin her aşamasından itibaren yerlileşmeye ve verimli yetiştiricilik modellerine ihtiyaç var.

En iyi karidesleri seçmek için bilmeniz gereken bir kaç şey

Karidesler, dünya çapında tüketilen en önemli su ürünlerinden birisi ve Amerika'da tüketilen toplam su ürünlerinin neredeyse dörtte birini oluşturuyor. Karideslerin pek çok türü bir o kadar da fazla farklı isimle pazarda bulunabiliyor. Bunlar bütün olarak ya da ayıklanmış olarak satın alabiliyorsunuz. Önceden pişirilmiş ve ısıtılmaya hazır olanların yanında donmuş halde paketlenenler de var.

Besleyici ve son derece lezzetli olan bu su ürünü ile ilgili kafa karıştırıcı bilgileri ya alışverişe çıkmadan önce araştırma yaparak öğrenmelisiniz ya da alışveriş yaptığınız yerdeki satıcının bilgisine güvenmeniz gerekir. Etiketlerin de henüz yeterince detaylı bilgi veremediğini düşünürsek doğru karidesleri bulmak için en iyi yol önceden araştırma yapmak gibi görünüyor.

Keyifli vakit geçirmek için aradığınız doğru karideslere ulaşmak için artık çok uzağa gitmenize gerek yok. denizdenbabamciksa.com'un derinliklerine dalmanız yeterli. Bu yazıda pazarda bulabileceğiniz karideslere yönelik doğru yönelim önerilerini okuyacaksınız.

Karides alışverişi

Amerika'da, ağırlık birimi olarak 1 pound'un içinde kaç tane karides olduğu etiketlerde yazar. Bu 16/20 olarak belirtilir. Bu rakam, 16 ile 20 adet karidesin 1 pound ağırlığa denk geldiği anlamını taşır. Bazen de etiketlerde U ile başlayan bir rakam görülür. Bu da 10 taneden az karidesin 1 pound kadar geldiğini ifade eder. 1 pound (lbs) 0,45kg'a denk gelmektedir.

Bazen de karideslerin içine konduğu paketlerin üzerinde hiç bir şey yazmaz ya da satıcılar farklı üretim standartlarına göre ürün tedarik etmiş olabilir. Böyle bir durumda aşağıdaki tabloyu kullanarak karideslerin boyutları hakkında fikir sahibi olabilirsiniz.



























BüyüklükPound'daki adet
Small51 ya da daha fazla
Medium36 - 50
Large26 - 40
Jumbo16 - 25
Extra jumbo - colossal15 taneden daha az

 



Tazeliğini anlamak

Kabul etmek gerekir ki, etinin fiziksel yapısından ötürü karides uygun olmayan şartlar altında saklandığında kısa sürede bozularak tadını, fiziksek görüntüsünü ve kimyasal yapısını kolaylıkla kaybedebilen bir su ürünü. Bu yüzden karides alışveriş yapmaya çıktığınızda alacağınız karideslerin tazelini kontrol etmeniz gereklidir. Bir karidesin bozulup bozulmadığını anlamak için öncelikle kokusunu koklamanız, ardından gözünüzle şöyle bir kontrol etmeniz yeterlidir: parçalanmış mı, üzerinde mukus benzeri salgılar var mı, rengi solmuş, kahverengiye dönmüş ya da çürüme belirtileri gösteriyor mu?

New York'un en iyi su ürünleri perakendecilerinin birinin başındaki Devis Herron, bir karidesin taze olup olmadığını anlamanın bir diğer kriterini karidesin başında ve gövdesinde göz gezdirmek olduğunu söylüyor. Eğer karidesin başında ve vücudundasiyah noktacıklar varsa, bunlar karidesin taze olmadığına işaret ediyor demektir. Nasıl ki açıkta bırakılan elma bir süre sonra kararıyorsa karidesler de bekledikçe kararmaya ve vücutlarında siyah noktalar oluşmaya başlıyor.

Taze karides mi donmuş karides mi?

Bazı durumlarda, tazesi olsa bile donmuş karideslerleri almak daha iyidir.

Bugün, okyanusa kıyısı olan ülkelerde satışa çıkan karideslerin genel profillerine baktığımızda derin denizlerden avlanarak su ürünleri pazarlarına tedarik edildiğini görürüz. Bu süreç, eti son derece hassas olan bir su ürünü olarak karides pazara, ulaşana dek etlerin dondurulduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Eğer bir markette size taze olarak sunulan bir karides görüyorsanız o karidesler muhtemelen buzu çözdürülerek reyona konulmuş olan karideslerdir.

Çözdürülmüş karideslerin ne kadar süre önce çözdürüldüğünü ve hangi ortamlarda saklanarak size sunulduğunu bilmenize pek imkan olmadığı için, sağlıklı bir su ürünü yemeği için donuk halde olan karidesleri alarak evinizde ve kendi koşullarınızda çözdürdüğünüz karideslerinizle yemek yapmanız daha güvenilirdir. Bu durum, canlı olarak karideslere ulaşım imkanınız varsa geçerli değil. Anında elde edip pişirebiliyorsanız dondurulmuş su ürünlerini tercih etmenize gerek yok.

Dondurulmuş karidesleri satın alırken dikkat etmeniz gereken en önemli konu, karideslerin yer aldığı paketin içinde herhangi bir çözülme yada yanık olup olmadığını kontol etmenizdir. Paketi elinizde sağa sola sallayarak gözünüzle kontol edin ve rastgele bir kaç karidesi parmaklarınızla ezmeye çalışın.

Karidesler hakkında en çok bilinen yanlışlara göz atmak için buraya tıklayabilirsiniz...

Dondurulmuş karidesleri nasıl çözdürürsünüz?

Karideslerinizi pişirmeden önce onları çözdürmeniz yemeğinizin lezzeti için önemlidir. Pişirmeden bir süre önce karidesleri buzdolabınızın buzluğunun altındaki bölüme koyarak yada ortalama sıcaklıkta akan bir çeşmenin altına koyarak çözdürebilirsiniz. Su sıcak olursa karideslerinizi haşlar. Ya da içi soğuk su dolu bir kabın içine karideslerinizi atarak da çözülmelerini sağlayabilirsiniz.



Kafalar ve kabuklar

Bazı insanlar, karidesleri taze olarak aldıklarında onları kafalarıyla birlikte pişirip daha sonra yerken kafalarını uzaklaştırma davranışı gösteriyor. Fakat karidesleri kafalarıyla birlikte pişirmenin bazı sakıncaları olabilir. Eğer karidesleri taze tedarik edemiyorsak, kafaları, karideslerin donma aşamasındaki stabilitesini bozan bazı etkiler yaratıyor. Kafasız karidesleri ise iki farklı şekilde alabilmek mümkün. Bunlar kabukları soyulmuş yada soyulmamış

Kabuğu soyulmamış karidesler, daha ucuzdur ve görüntüsünün pek iştah açıcı olduğu söylenemez. Fakat İspanyol tarzı bazı pişirme metodlarında karidesler bu haliyle kullanılıyor.

Kabuğu yarım yada tamamen soyulmuş karidesler ise soyulmamış karideslere oranla biraz daha pahalı olmasının yanında sadece karides etine erişimi kolaylaştırdığı için daha kullanışlıdır. Karidesini yerken kendisi soymak isteyenler için yarım soyulmuşlar iyi bir seçenekken karidesten sulu yemek yada köfte gibi yemekler yapacak olanlar için tam soyulmuş olanlar doğru seçenek olabilir. Fakat tam soyulmuş karidesin eti daha da hassaslaşır ve bozulma eğilimi dış etkenlere bağlı olarak artar. Bu yüzden pek tercih edilmemesinde fayda var.

Karidesler, Amerika ve Avrupa için son derece önemli ve kendine pazar bulabilen su ürünleri. Türkiye'nin etrafını çeviren sularda da doğal olarak yayılım gösteren ve ekonomik değeri yüksek olan karides türleri varken bunlardan neden yararlanmayalım?

Yazı, seriousseats.com'da Dan Nosowitz'in yazdığı yazıdan yola çıkılarak Türkçe'ye adapte edilmiştir.
Fotoğraflar: Vicky Wasik

Mutfaktaki balık kokusundan kurtulma yöntemleri

Yeni bir balık sezonunun açılmasıyla birlikte, her bütçeye göre farklı türlerdeki ve özelliklerdeki balıklar tezgahları doldurdu ve çok yakında mutfaklardaki yerlerini de alacak. Şimdiye kadar, özellikle balık tüketiminin önüne geçen en önemli etkenin pişirme ortamlarında meydana gelen balık kokusu olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

Yeterince havalandırılmayan mutfaklarda, gerekli temizliği ve bakımı yapılmamış fırınlarda yada ortamdaki havayı iyi çekmeyen aspiratörlerin altında çeşitli yöntemlerle pişirilen balıkların yada diğer deniz ürünlerinin kokusunun ortama sinmesi, temizlik ve hijyen açısından değerlendirildiğinde ev kadınlarının yaşadığı en büyük temizlik sıkıntılarının başında geliyor.

Öncelikle, kısaca balıkta kokuya neden olan mekanizmayı incelemek gerekiyor. Balık ve deniz ürünlerinde çokça bulunan ve adına ‘amin’ adı verilen bileşikler, hava ile temas ettikleri esnada uçuculuk özellikleri gereği hızla dağılır ve kokuya neden olur. Alkali özellik gösteren bu bileşikler, özellikle limon gibi asidik maddeler ile birleşince amonyum tuzlarına dönüşüp koku oluşumunu engeller.

Sezonu gelmişken, balık yada diğer deniz ürünleri her mutfakta en az haftada bir kez pişirilmeli. Yeni yağlanan balıklar Omega 3 bakımından da zenginleşirken, balıklardaki diğer vitaminler, mineraller ve besin maddeleri de pik noktada. Bu aşamada da bize mutfağınızda balık pişirirken oluşan kokulardan nasıl kurtulacağınızdan bahsetmek düşüyor!

 

  • Kızartma yağına limon sıkın.

  • Kızartma tavasının içine bir dilim ince elma koyun.

  • Kızartma tavasının yanında sirkeli su kaynatın.

  • Balıkları kızartmadan önce sütlü ve limonlu suya batırın.

  • Kızartma tavasını öncelikli olarak soğuk suyla yıkayın.

  • Karides haşlarken suyunun içine çubuk tarçın atın.

  • Buzdolabındaki balık kokusundan kurtulmak için bir kasenin içine kömür koyun.

  • Elinizdeki kokudan kurtulmak için çay ve limon ile yıkayın.

  • Deniz ürünü ile havayı temas ettirmek yerine fırında poşette, veya folyoda  yada ateşsiz ızgara ile pişirme yöntemlerini deneyin.

  • Balık pişirme fırınlarını kullanın. Özellikle Doğu Akdeniz bölgesinde bu fırınlar çok yaygın.

  • Açık havada pişirin.

  • Aspiratör kullanırken, balığı pişirdiğiniz ortamında hava sirkülasyonu olmasına dikkat edin.

  • Kızartma yaparken eğer varsa mutfak kapısını yoksa camını açık bırakın.


Mutfaklardaki balık kokusu çözümsüz bir dert değildir. Yeter ki usulüne uygun bir pişirme yöntemini uygulayın ve sonrasında mutfağınızı iyice havalandırın. Afiyet olsun!

Kapak fotoğrafı: http://goo.gl/pn8fS9
İkinci fotoğraf: NYTimes

Karidesler hakkında bilinen 5 yanlış gerçek



İlginç görünümleri nedeniyle suyun içinde belki de en fazla merak edilen su ürünlerinden birisi olan karideslere dair tıpkı diğer su ürünlerinde olduğu gibi pek çok yanlış bilinen konu var.

Yetiştirmekten avlamaya, saklamaktan pişirmeye kadar farklı aşamalarda yanlış bilinenlerin içinden karides tüketimine dair en çok bilinen 5 yanlışı derledik.

Karidesler çok yağlı ve kalorilidir.
Bilinenin aksine, karideslerin bünyelerinde yağdan çok protein vardır. Pişmiş bir karideste, ortalama 18 gr protein ve 90 kalori vardır.

Kolesterolünüz varsa karides tüketmemelisiniz.
Pişmiş 100gr kadar karidesteki ortalama 170mg kolesterol, ortalama  bir insanın bir günde tüketebileceği kolesterol miktarının yarısına denk gelir ki bu, son derece güvenli bir miktardır.

Karideste Omega-3 yağ asitlerinden yeterince yoktur.
Somon balıkları ile kıyaslandığında evet, karidesler somonlar kadar Omega-3 içermez fakat onlar da kendilerine has miktardaki Omega-3′ü bünyesinde barındırır. Ortalama 100gr’lık bir pişmiş karides porsiyonunda 300 miligram kadar Omega-3 bulunur.

Çiftlik karideslerinden uzak durun!
Su ürünlerinin büyük bir çoğunluğunda olduğu gibi karidesler için de bu durum tam tersi. Kontrollü koşullarda üretilmiş su ürünlerinin artan kalitesi, bugün Avrupa ve Amerika’da artık gözden kaçırılmayacak kadar dikkat çekici bir gerçek. Özellikle Kaplan Karidesi ve Beyaz Karides gibi türler, Monterey Körfezi Akvaryumu’nun yayınladığı raporlara göre kalite ve sürdürülebilir üretim açısından son derece önemli türler.

Dondurulmuş karidesleri pişirmeden önce çözdürmek gerekir.
Buzlukta yada derin dondurucuda sakladığınız karidesleri pişirmek için illa ki buzlarını çözdürmenize gerek yok. Hatta buz çözürme işlemi, karideslerin saklandığı yerde olması muhtemel bakterilerin kontaminasyonuna neden olacağı için tavsiye bile edilmiyor. Yapmanız gereken tek şey, donuk karideslerinizi bir kevgir üzerine koyup bol ve temiz suyun altında yıkamak ve ardından pişirme ünitenize almak. Böylece karides etlerinizin pişirme esnasında dağılmasını ve parçalanmasını da engellemiş olursunuz.

Balık pişirmeye niyetlenenlere 8 kolay öneri


Balık pişirmek, sanıldığı kadar zor ve zahmetli bir şey değil. Bugün, farklı yöntemlerle yapılan onlarca farklı pişirme yöntemi var. Haşlama, ızgara ve buğulama gibi yöntemlerin yanında daha “sıra dışı" olan yöntemler de göz önünde bulundurulması gereken kriterler arasında.nnGenel olarak bir Türk ailesinin pişirme alışkanlıklarına baktığımızda, "sıra dışı" yöntemlerin haricinde, en çok kullanılan pişirme yöntemlerini uygularken dikkat etmeniz gereken bir kaç maddeyi sizin için listeledik.

  • Balık etine uygun pişirme yöntemi seçin: Yağlı ve çok yağlı balıklar, ızgara gibi materyallerle pişirilmeye az yağlı olanlar ise daha çok haşlama yada buğulama ile pişirilmeye uygundur. Pişireceğiniz balık için en uygun pişirme yöntemini seçin.

  • Izgarada balıkları kurutmayın: Ateşe çok yakın konumlandırılmış ızgaralar, balığın derisini yada etini yakıp kanserojen maddelerin ortaya çıkmasına neden olabildiği gibi aynı zamanda etin kuruyarak, hatta yanarak tadını kaybetmesine neden olur.

  • Kemikleri değerlendirin: Temizleyip filetosunu çıkardığınız balıkların kemiklerini ve özellikle kafasını bir tencerede havuç, patates, brokoli gibi sebzelerle haşlayarak lezzetli bir çorba elde edebilirsiniz

  • Lezzetli soslar hazırlayın: Bugün artık sos hazırlamak zor bir şey değil. Türlü türlü deneyimlerle binlerce farklı sos, evdeki malzemelerle hazırlanabiliyor. Izgaradaki balıklar için değil belki ama fırında yaptığınız balıklar için özel soslar hazırlayın. Balıkla birlikte pişen soğan, sarımsak, fesleğen, kekik, maydonoz ve kırmızı biber gibi aromatik sebzeler, balığın etinden beklenmedik güzellikte tat almanıza fırsat tanır.

  • Haşlama suyunu ölçekli koyun: Balığı haşlayacağınız suyu tencereye dengeli koyun. Su, balık etini tamamen kapatmalı fakat daha fazla olmamalı. Fazla olursa balığın tadı suya geçer, az olursa erkenden buharlaşıp eti kurutur.

  • Haşlama süresine dikkat edin: Eğer balık etlerini çok az haşlarsanız çiğ kalırlar ve pişmediği için tam anlamıyla lezzetleri ortaya çıkmayabilir, çok haşlarsanız da dağılıp parçalanırlar ve tüketilmeye uygun kalmayabilirler. En iyisi, haşlamak istediğiniz balık eti için en uygun süreyi bulup bir hatırlatıcıdan yardım almak.

  • Birlikte pişirme metodunu uygulayın: Özellikle haşlamalarda ve fırında pişirmelerde, balık etinin yanına patates, brokoli, havuç, gibi sebzeleri koymaktan geri durmayın. Birbirlerine lezzet kattıklarını göreceksiniz.

  • Limon her zaman yanınızda olsun: Zor pişen su ürünleri etlerini (kalamar gibi) daha kolay pişirmek ve lezzetlerini ortaya çıkarmak için, kullandığınız etin cinsine göre limonlu soslarda bekletin. Ayrıca fırında yaptığınız pişirmelerde, balıkların üzerine bir kaç dilim limon koymak, etlerin daha lezzetli olmasını sağlar.