norveç etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
norveç etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Norveç'te, somon yetiştiriciliğinde karşılaşılan en tehlikeli 5 bulaşıcı hastalık

Norveç Veteriner Enstitüsü tarafından yayınlanan yeni bir rapora göre, Norveç'te hasattan önce ölen tüm çiftlik somonlarının yaklaşık %38'inin ölümünden bulaşıcı hastalıklar sorumlu.

Bu bulgular, su ürünleri yetiştiriciliğinde bulaşıcı hastalıklara karşı devam eden mücadeleyi vurgulayarak, etkili tedavi ve önleme stratejilerinin sürekli araştırılması ve geliştirilmesine olan ihtiyaca dikkat çekiyor. 

Raporda, somonu etkileyen hastalıklar şu şekilde sıralanmış:

Kış Yaraları: Genellikle soğuk aylarda ortaya çıkan cilt lezyonlarıdır. Moritella viscosa bakterisinin neden olduğu bu yaralar, cilt hasarına yol açarak somonu ikincil enfeksiyonlara karşı duyarlı hale getirebilir ve genel sağlığını etkileyebilir.

Kardiyomiyopati Sendromu (CMS): Atlantik somonuna özgü viral bir hastalıktır. Kalbi ve iskelet kasını hedef alarak kalp lezyonlarına ve kalp fonksiyonlarının azalmasına yol açar. Bu genellikle, özellikle daha büyük, pazara yakın büyüklükteki balıklarda, büyümenin azalmasına ve ölüm oranının artmasına neden olur.

Solungaç Hastalığı: Bu terim, somon balığının solungaçlarını etkileyen, genellikle bakteri, virüs ve parazitler dahil olmak üzere çeşitli patojenlerin neden olduğu çeşitli koşulları kapsar. Semptomlar arasında solungaç iltihabı ve hasarı yer alıyor; bunlar solunumu ve osmoregülasyonu etkileyerek sağlığın bozulmasına ve ciddi vakalarda ölüme neden olabiliyor.

Kalp ve iskelet kası iltihabı (HSMB): Bu hastalık, adından da anlaşılacağı gibi somon balığının kalp ve iskelet kaslarını etkileyen viral bir hastalıktır. Bu durum, kalp fonksiyonunun azalmasına ve kas hasarına yol açan iltihaplanmalara neden olabilir. HSMB özellikle endişe verici çünkü etkilenen popülasyonlarda ani ve yüksek ölüm oranlarına neden olabiliyor.

Pasteurellosis: Somonda pastörelloza Photobacterium damselae bakterisi neden olur. Yaygın organ hasarına yol açabilen sistemik bir enfeksiyondur. Belirtiler arasında kanama, ülser ve iltihaplanma bulunur. Bu hastalık, yetiştiricilik ortamlarında hızla yayılabilir ve derhal tedavi edilmezse yüksek ölüm oranlarına yol açabilir. 

Norveç Veteriner Enstitüsü tarafından yayınlanan bu raporu ücretsiz indirmek için lütfen buraya tıklayın.

Norveç'teki somon yetiştiriciliğinin kısa tarihi

Somon yetiştiriciliği, Norveç'in sıradışı bir ekonomik başarı öyküsü ve bu alandaki kazanımlarıyla su ürünleri yetiştiriciliğinin dünya genelinde bir referans noktası.

Bu podcast,Norveç'in somon yetiştiriciliğinde bir marka olurken karşılaştığı bazı zorlukları nasıl ele aldığını anlatıyor ve sektörün ülkedeki geçmişine ve gelişimine tanık oluyoruz, ayrıca Norveç'in somon yetiştiriciliğinde rekabet ettiği diğer ülkeler hakkında fikir sahibi oluyor ve Norveç'i somonda bir numara yapan şeylerin ne olduğunu öğreniyoruz.

Norveç'in somon endüstrisi, sadece kendi içinde büyüme sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda ülkenin diğer sektörlerine de destek oluyor. Avrupa Birliği'ne olan ihracatı ve istihdam yaratma potansiyeliyle Norveç ekonomisine büyük katkı sağlıyor. Tüm bu unsurlar, dinleyicileri heyecanlandıran, bilgi ve keşif dolu bir podcast deneyimi sunacak ilgi çekici bir konuyu oluşturuyor.

Norveç, yeni bir deniz mahsülünde daha kendi isminden söz ettirmeye hazırlanıyor: Kırmızı Kral Yengeci "yetiştirilebilecek mi"?

Su ürünleri yetiştiriciliğinde söz sahibi olan ülkelerden başında gelen Norveç'te, bölgede istilacı olarak tanımlanan bir türün, değerli bir deniz mahsülüne dönüşümüne şahit oluyoruz. Kırmızı Kral Yengeci'nin Murmansk Fiyordunda başlayan yolculuğu, Nofima'nın araştırma laboraturvarlarında devam ediyor ve çok yakında, Norveç'in somondan sonra yeni bir deniz mahsülünde daha öne çıkmasını sağlayabilir.

Başarı için  bazı anahtar kelimeler arıyor olsaydık ve bunları bulmak için çeşitli arama motorlarından, deneyimlerden hatta yapay zekadan yardım almayı düşünseydik, elde edeceğimiz sonuçların içinde doğru gıda, doğru ortam ve doğru koşullar mutlaka olurdu. Kırmızı Kral Yengeci için şu anda tüm parçalar yerine oturuyor gibi görünüyor çünkü, Nofima'nın yengeç üzerine çalışmalarını sürdüren araştırmacıları, Kırmızı Kral Yengecini ticari boyuta ulaşana kadar beslemeye meraklı ve amaçları ise halihazırda var olan bir sorunu sıradan bir varlığa değil lüks bir ürüne dönüştürmek.

Yengeç, yetiştirme için iyi bir aday oldu ve artık nasıl idare edileceğini yavaş yavaş öğrendiğimiz bir çiftlik hayvanı haline geldi. Yetiştiricilik operasyonu içinde yengeçlerin gelişmesi için gerekenler hakkında çok daha fazla şey biliyoruz; yemek, büyümek ve birbirlerine iyi davranmak. Ve şimdi doğru yemi de belirleme sürecindeyiz diyor Nofima’da uzun süredir yengeçleri araştıran Sten Siikavuopio.
Grete Lorentzen ise Başarılı olursak, potansiyel olarak batı Finnmark'ta tamamen yeni bir endüstrinin temelini atmış olacağız diyor. Lorentz, aynı zamanda deneyimli bir yengeç araştırmacısı ve Helt Konge (Yengeç Kraldır) araştırma projesinin başkanı.

Kırmızı Kral Yengecinin önlenemez göçü

Hikaye şöyle başlıyor; 1960'larda Kırmızı Kral Yengeci - Paralithodes camtschaticus, Finnmark sahilinin hemen doğusundaki Murmansk Fiyordu'na salıverildi. Yaklaşık 15 yıl sonra ise Varangerfjord'da keşfedildi. O zamandan beri, bu uzun bacaklı kabuklu, Finnmark kıyıları ve Troms ilçesi boyunca yayılım gösterdi.

Kırmızı Kral Yengeci bugün bile hâlâ batıya ve güneye göç ediyor, Akdeniz’de de bazı örneklerden de aşina olduğumuz şekliyle, deniz dibinde yoluna çıkan her şeyi yiyor. Bölgede davetsiz misafir olduğu ve yerleşik balıkçılık için önceden  bir istenmeyen ve rahatsızlık unsuru olan yengeç, artık kazançlı bir lezzet olarak kabul ediliyor.

Tüketiciler büyük yengeçleri istiyor

Bununla birlikte, Kuzey Burnu'nun batısında,  bu yengeç istilacı bir tür olarak kabul ediliyor, yani doğal yaşam alanı dışındaki alanlara yayılmış ve oradaki diğer tüm canlı organizmaları etkileyen türlere verilen ismiyle.

Norveçli balıkçılık yetkilileri, kotayla düzenlenen bölgenin batısındaki yengeçlerin varlığını azaltmayı planlıyor ve bu nedenle Honningsvåg'ın batısında serbest bir balıkçılık bölgesi kurdular. Serbest avlanma alanında, yengeçler büyüklüklerine bakılmaksızın yakalanıp kıyıya getirilebiliyor.

Sorun şu ki burası profesyonel balıkçılar için çekici bir balıkçılık değil. Honningsvåg'ın batısında yakalanan yengeçler, uluslararası pazarda en az 1 ila 2 kilo ağırlığında Norveç Kral Yengeci isteyen alıcılar için küçük kalıyor.


Her kabuklunun ortak sorunu: kabuk değiştirme anındaki zayıflık

Bir yıl önce araştırmacılar, serbest avlanma alanından elde edilen yaklaşık 250 gram ağırlığındaki küçük yengeçleri beslemeye başladı. Bu, araştırma çalışmasının bir parçasıydı ve amaç, projenin üç yılında 1.6 kilogram veya daha fazla ağırlığa ulaşmaktı. Araştırmada böylesine ileri bir aşamaya gelene kadar yengeçlerin birden fazla kabuk değiştirme döngüsünden geçmesi gerekiyor. Bu şekilde büyüyorlar diyor Sten Siikavuopio, kabuk değiştirme aşaması yengeç için kritik bir aşamadır, çünkü bu dönem en savunmasız oldukları dönemdir.

Nofima projesindeki yengeçler, ticari boyutlara ulaşmak için 3-4 kritik kabuk değişiminden geçmek zorunda. İlk başarılı bir kabuk değişiminin gerçekleşmesinin ardından araştırmacılar iyimser.

Şimdiye kadar, sonuçlar tüm beklentileri aştı. Kabuk değiştirme, yengecin iyi büyüdüğünü ve kabuk değiştirmeyle ilişkili ölüm oranının yüzde ondan az olduğunu gösteriyor ki bu mükemmel sayılar.

Yeni bir yetiştiricilik türünün en değerlisi: yengeç yetiştiriciliğine dair bilgi yüksek talep görecek

Nofima’da görev alan bilim insanları, yengeçlerin nasıl canlı saklanması ve beslenmesi gerektiğine dair bilginin hem Norveç'te hem de yurtdışında yüksek talep göreceğine inanıyor.

Nofima'nın gücü disiplinler arası oluşunda yatıyor. Hayvanların gelişmesini sağlamanın ne demek olduğunu anlayan biyologlarımız var ve Bergen'deki araştırma istasyonundaki meslektaşlarımız yengeçler için neyin en iyi olduğuna dair bilgilerimize dayanarak kullandığımız yemi üretiyorlar. Ayrıca ürün kalitesi ve tüketici algıları konusunda uzmanlığımız var, bu da işimizde tüm değer zincirini dikkate aldığımız bir yaklaşıma sahip olmamızı sağlıyor diyor Siikavuopio.

Tüm yetiştiricilik modellerinde olduğu gibi zaman ve yem maliyetleri yengeç için de kârlılık açısından kritik faktörler. Doğadan avlanan küçük yengeçlerle başlayarak hem zamandan hem de yem maliyetlerinden tasarruf etmek mümkün. Özellikle bölgede istilacı olarak tanımlanan bir tür için. Grete Lorentzen, Ayrıca çalışmada kullandığımızdan biraz daha büyük yengeçlerle başlarsak, yengeç pazar için çekici bir boyuta gelmeden önce daha az yem gerekecek ve böylece büyük yem masraflarından kaçınılmış olacak diyor.

Ne bulurlarlarsa ayırt etmeden yiyorlar

Kırmızı Kral Yengeci ile en iyi şey belki de, ayırt etmeden hemen hemen herşeyi yemesi. Bu da onu yetiştiricilik operasyonu için harika bir aday haline getiriyor. Helt Konge projesine paralel olarak Kongemat (Food for Kings) adlı araştırma projesi yürütülmekte. Oradaki araştırmacılar, diğer deniz türlerinden kalan biyokütlenin çiftlikteki yengeçler için bir yem kaynağı olarak nasıl kullanılabileceğini araştırmakla meşguller. Karides kabukları ve lumpfish burada anahtar kelimeler. 

Yengeç dört yaşında bir çocuk gibi yiyor. Yemeğin yarısı yerde bitiyor. Bu nedenle, dökülmeyi en aza indiren bir yapıya sahip bir yem geliştirmek için çalışıyoruz diye açıklıyor Sten Siikavuopio. En az atık ve maksimum büyüme sağlayan yemi bulmak su ürünleri yetiştiriciliğinin herhangi bir alanında olduğu gibi yengeçte de oldukça önemli.

Su ürünleri yetiştiriciliğinde geleneksel yaklaşım, hayvanları günlük olarak beslenmesi yönünde. Kırmızı Kral Yengeci ile çalışan araştırmacılar, bu yaklaşımı yeniden gözden geçirmekten fayda görebileceğimize inanıyor. Denemeye değer olabilecek bir teori, yengecin daha az sıklıkta servis edilirse yemden daha iyi yararlanabileceği. Örneğin, her gün yerine haftada üç kez. Yengeç araştırmacısı, teorik olarak, bu, ilk servis sırasında yere döktüğü her şeyi yutmasını sağlar diyor.

Kaynak: sciencenorway.com

Yeni türlerin su ürünleri yetiştiriciliği operasyonlarında kendisine yer bulmasının en önemli nedenleri arasında iklim değişikliği ve birbiri arasında coğrafi engeller olan denizler arasındaki engellerin kalkması olsa da, gemiler arasındaki taşınım ve akıntılarla taşınan larvalarla yumurtalar yerleştikleri yeni yerlerde kalıcı olmak konusunda hiç yabancılık çekmiyor.

Değişen iklim şartları ve suyun asiditesinin artması nedeniyle, geleneksel olarak yetiştiriciliğine aşina olduğumuz türlerle ve bu türleri bildiğimiz şekilde yetiştirmeye devam etmemiz zor görünüyor. Daha önce burada yayınladığım "Değişen iklim koşulları altında geleneksel yöntemlerle balık yetiştirmeye devam edebilecek miyiz?" yazısı, bu olayın nedenlerini geniş kapsamlı olarak inceliyor. Bu nedenle alternatif türlerin yetiştiriciliğine yönelik araştırma faaliyetleri oldukça önemli ve desteklenmesi gerekiyor.