göç etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
göç etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Lüfer balığının iki deniz arasındaki macerası

Lüfer, Karadeniz ile Marmara Denizi arasında akıntıları ve rüzgarları takip ederek göç eden bir balık, uçarı bir gezgin, dizginlenemez bir maceracı. Bu göçün nedeni ise aslında oldukça tanıdık ve belki de insanî; beslenme, kışlama yada yazlama hatta daha iyi şartlar altında üreme.

İlkbahar aylarında Karadeniz’in ısınmasıyla birlikte daldığı kış uykusundan uyanan Lüfer, besin yönünden oldukça zengin olan Marmara denizine doğru hareket eder. Planktonca zengin olan bu sulara doğru başlayan göç, deniz altı ekosisteminin tümüne fayda sağlayan bir beslenme çılgınlığını da tetikliyor.
İlkbahar ve yaz ayları boyunca Marmara’nın her bakımdan zengin sularında avlanıp beslenen Lüfer, kuzeye doğru çıkacakları uzun ve zahmetli yolculuk için enerji ve biraz da moral depoladıktan sonra, hayatlarındaki en önemli işlevi yerine getirmek için artık hazırdır: Yumurtlamak.

Eylül ayı geldiğinde  günler belirgin şekilde kısalmaya başladığında ve güneş ışığının dünyaya geliş açısı da bariz şekilde kırıldığında Lüfer için göç zamanı tekrar gelir. Doğada hayatta kalmak konusunda ustalaşmış olan her hayvanın içindeki hatasız çalışan pusula bu sefer Lüfer’e yeniden kuzeye doğru yola çıkmasını ve yumurtlamak için hazırlanmasını işaret eder ve böylece balığın Marmara’dan Karadeniz’e olan yolculuğu da başlar.

Ekim ve kasım ayları, lüferin Karadeniz’de üremesi için en elverişli koşulları sağlar. Avcılardan korunarak ve bol miktarda bulunan yiyeceklerin eşliğinde yumurta bırakarak bir sonraki neslin oluşmasını sağlarlar. Yumurtlama işinin tamamladıktan sonra erişkin lüferler derine doğru göç ederler ve Karadeniz’in derin, karanlık ve soğuk sularında yeni bir “kış uykusu”na hazırlanırlar. Metabolizmanın oldukça yavaşladığı durgun dönem, balığın bir sonraki mevsim dönümünde yeniden aynı göçü gerçekleştirmesi için gerekli olan enerjiyi depolaması için de fırsat sağlar.

Lüferin göçü, bir yerden bir yere gerçekleşen sıradan ve basit dinamiklerle sabit değildir. Bu balık fırsatçı besleyicidir ve göç rotasının belirlenmesinde besin bulunabilirliği ve denizdeki akıntıların yönleri oldukça önemlidir. Genellikle küçük balık sürülerini takip ettikleri için denizde oldukça hareketli bir gösteri yaparlar.

Fotoğraf: BJ Stacey @ flickr

Abarttığımız kadar var mı: Lüfer

Boğazın kendi halinde ışıldayan ve yer yer de güçlenerek akıntılar yaratan sularına oltasını sallamış olan bir balıkçının iğnesine gümüşi mavi renkli bir balık takılıyor ve balık kaçmaya çalışsa da balıkçının onu bırakmaya niyeti yok. Bu çeşitli zamanlarda boğazdan tutabileceğiniz herhangi bir balık değil, o bugün hikaye olarak anlatılan eski mitlerde adı geçen gerçek bir efsane: Lüfer.

Bu benzersiz yırtıcı, Avrupa ve Asya arasındaki stratejik su yollarında binlerce yıldır gidip geliyor, göreceli olarak kendinden daha şanssız olan avını yakalıyor ve yaşamaya devam ediyor; yada devam etmeye çalışıyor. Homerik mitlerden bugünün modern, kozmopolit ve karmaşasıyla yükselen şehri İstanbul ile tarih boyunca pek çok hikayede adı geçen Çanakkale arasında, lüfer imparatorlukların yükselişine ve düşüşüne, kültürlerin birbiriyle çatışmasına ve insanlık tarihinin gelgitlerine tanıklık etti. Hem de dünyanın hemen hemen tüm denizlerinde; Lüfer dünya üzerinde bulabileceğiniz en yaygın balıklardan yalnızca biri.

Lüfer balığının taksonomik yeri ve özellikleri

Pomatomidae ailesi içinde yer alan Lüferin latince ismi Pomatomus saltatrix. Uzun, hafif iğ şekilli vücudunun ucunda küt ve büyük bir kafası var. Dişleri ise oldukça keskin. Lüferi diğer balıklardan ayıran en önemli özelliklerinden birisi büyük ve çatallı kuyruğu ve benzersiz rengi. Zaten balığa adını veren de bu gümüşsü-mavi rengi. Körfezlerde, haliçlerde ve resiflerin kıyılarında yaşam alanı bulurken hemen hemen dünyadaki tüm denizlerde bulunur. Etobur bir balıktır ve sportif avcılıkta özellikle aranan bir türdür.

Bu balığı neyin özel yaptığını hiç düşündünüz mü?

Yanardöner pullarla süslenmiş gövdesi, balık sudan tam çıkarken güneş ışığıyla dans ediyormuş gibi görünmüyor mu? Peki ya minyatür birer hançeri andıran sivri dişleri düşlerimizde bizi korkutan korkunç bir yaşam biçiminin temsili değil mi? Bıkmadan, usanmadan ve yorulmadan avını arayışı işe balıkçıların ona verdiği ismi sonuna kadar hak etmesini sağlıyor.

Fiziksel özelliklerinin ötesinde Lüfer, su altı ekosisteminde benzersiz bir halkayı oluşturan özel bir balık. Besin zincirinin en üstünde yer alan avcılardan olması nedeniyle, suyun altındaki dengenin devam ettirilmesinde oldukça hayati bir öneme sahip. Lüferin varlığı İstanbul ve Çanakkale boğazlarını kullanan yada orada yaşamını devam ettiren pek çok türün sağlıklı bir şekilde yaşamasını ve soylarını devam ettirmesini sağlayan bir garanti gibi.

Aynı balığın farklı büyüklüklerdeki hallerine farklı isimler vermek yalnızca Lüfer’e özgü değil. Bu balık, hayatının farklı aşamalarında defne yaprağı, çinekop, sarıkanat, kofana ve sırtıkara gibi isimlerle de tanınıyor.

Fotoğraf: fishmasters.com