Yeni/Yazılar

Avcılık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Avcılık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Deniz çayırlarının geleceğinde rol oynayacak bir uygulama: Seagrass Spotter

Denizde ve tatlısuda bulunan su bitkilerinin doğal deniz ve tatlı su ekosistemi içindeki önemi gerçekten büyük. Suyun içinde çözünmüş olan ve solunum için gerekli olan oksijenin üretiminden solunum sonrası ortaya çıkan karbodioksidin ortamdan uzaklaştırılması başta olmak üzere herhangi bir evredeki balıkların, kabukluların, yumuşakçaların ve hatta denizatlarının yaşaması, beslenmesi, saklanması ve üremesi için hayati önem taşıyorlar.

Su bitkilerinin önemi, yalnızca ekolojik basamak içinde herhangi bir yere konumlanmış olan canlılar için değil ticari olarak avlanan türlerin soylarının devamı için de bir hayli yüksek; çünkü balıkların yada karideslerin yumurtadan çıkan larvaları, yumurtadan çıktıktan sonra bu bitkilerin arasında büyüyor, besleniyor ve gelişiyor; düşmanlarından saklanıyor ve hayatta kalıyor. Dolayısıyla vahşi doğadan yapılan avcılığın sürdürülebilmesi için deniz çayırlarının var olması gerekiyor.



Biz çoğunlukla tüketilebilir ve ticari su ürünlerinin doğal popülasyonu ile çalışıp onların geleceği ile endişe duyuyor gibi görünsek de, farklı avcılık ve denizcilik aktiviteleri suyun altındaki bu çayırların geleceğini de etkiliyor. Birleşik Krallık kıyılarındaki deniz çayırlarının %25 ile %80'i arasındaki bir miktarının 1930 yılından bu yana yok olduğu tahmin ediliyor. Bu da Ada'nın kıyı sularındaki suyun kalitesinin daha düşük olmasına ve daha zemin materyali olan substratın fiziksel hasarının artmasına neden oluyor.

Öncelikli olan Birleşik Krallık kıyılarında, deniz çayırlarını haritalandırmak ve bu çayırların geleceğini iyileştirmeye yardımcı olmak üzere Project Seagrass tarafından Seagrass Spotter isminde bir mobil uygulama geliştirildi. Seagrass Spotter'ın kullanım hedefindeki kişiler ise oldukça geniş bir kitleyi tanımlıyor: deniz çayırları ile çalışan yüzlerce bilim insanının ve bu konuya ilgi duyan "halktan" binlerce bilimcinin Birleşik Krallık etrafındaki deniz çayırları ile ilgili bir veriyi havuzuna katkı sağlaması bekleniyor.



Doğadaki herhangi bir şeyi korumak için çalışmaya başlamanın ilk kuralı o şeyin nerede olduğunu ve tehlikenin boyutunu bilmekten geçiyor. Her ne kadar Ada'nın etrafındaki deniz çayırları hakkında geçmişten bugüne gelmiş bir veri olsa da Seagrass Spotter'ın bu verinin desenini değiştirmesi bekleniyor.

Project Seagrass, yeni uygulamalarını anlatmak ve bu uygulamaları indirtmek için yeni bir web sitesini yayına geçirdi. iOs ve Android için yayınlanan uygulamaları incelemek ve indirmek için Seagrassspotter.org adresini ziyaret edebilirsiniz. Aynı web sitesinin Explore sekmesinde dünyanın farklı yerlerinden deniz çayırı örneklerine dair fotoğraflara yer verilmiş. Bu da, her ne kadar lokal bir uygulama gibi görülse de projenin yakında uluslararası bir konuma yerleşeceğinin habercisi.

Proje ilgili daha fazla bilgi almak için buraya tıklayabilirsiniz.

Karadeniz’in mücevheri: Hamsi



Karadeniz’de en çok avlanan türlerin başında gelen Hamsi’nin Latince ismi, balığı yanına koyduğunuzda kendisinden daha uzun bir biçime sahip: Engraulis encrasicolus.

İğ biçimli bir vücut şekline sahip olan Hamsi’nin tüm vücudu pullarla kaplıdır ve suyun içinde yüzeye yakın yerlerde yüzmesine bağlı olarak zeytin renginden açık yeşile kadar pek çok tonu yansıtır. Sürüler halinde dolaşır ve göçebedir; bunun yanında özellikle kış mevsiminde soğuk denizlerde dolaşarak bünyesinde biriktirdiği balık yağı besin değeri bakımından oldukça zengindir.

Özellikle Karadeniz kıyılarına konuşlanmış olan ve balık yemlerinin hammaddelerini oluşturan balık unu fabrikalarının başlıca hammaddesini hamsi oluşturur. Engraulidae familyasını sardalyeler ile paylaşan hamsi balıkları, Türkiye’nin en çok Karadeniz kıyılarında ve daha sonrada Marmara’nın kuzey kesimlerinde çevirme ağlar kullanılarak fazlaca avlanır. Bunun yanında boğazları geçecek kadar şanslı olanlarına Çanakkale ve Ayvalık bölgesi ile Yunanistan ve Saros Körfezi kıyılarında da görülür.

Hamsi sürüleri, kışın soğuyan denizlerde beslenmek için Aralık sonundan Nisan başına kadar kıyılara yaklaşır. Hamsinin Karadeniz’de bollaşması ile seyrekleşmesi arasında, Kuzey Karadeniz’e dökülen akarsuların taşıdıkları nitrat tuzları ile yakın ilişki vardır. Zengin nitrat tuzları ile sayıca fazlalaşan bitkisel kökenli plankton (fitoplankton), zincirleme olarak hayvansal kökenli planktonun (zooplankton) de daha büyük canlıların bireysel sayısını arttırır; bu da hamsinin bollaşmasını sağlar. Bununla birlikte, kuzey batı Atlantik’ten balast suları ile taşınan bir zooplankton predatörünün (Mnemiopsis leidyi) hamsinin ve diğer orta su türlerinin (pelajik) üremesi ve yayılımı üzerinde etkili olduğu gözlemlenmiştir.

Gündüzleri 25-50 metre derinlikte beslenen balıklar, geceleri ise yüzeye yakın yerlerde kolayca avlanabilir. Hamsilerde üreme 1 yaşından itibaren olgunlaşmanın başlamasıyla başlar ve bir birey yaklaşık 40.000 yumurta döker. Ortalama yaşam ömürleri ise 3,5 ile 4 takvim yılı arasındadır.

Hamsi, Türkiye’de neredeyse her bölgede son tüketiciye ucuz ve bol şekilde ulaşabilen bir balık olmakla birlikte en çok Karadeniz bölgesinde tüketilir. Karadeniz’in yemek çeşitliliği arasında hamsinin yeri ayrıdır. Neredeyse tüm yemeklerin hamsili bir versiyonu mutlaka vardır.

Başta Karadeniz olmak üzere Türkiye’nin pek çok yerinde taze tüketilme alışkanlığı bulunan hamsi, genelde bol bulunduğundan kızartılarak yada buğulanarak tüketilen bir su ürünü olma özelliği gösteriyor. Bununla birlikte Türkiye dışına ithal edilen balıkların konserve, salamura, balık yağı ve unu olarak da gönderildiği bilinmektedir.