Deniz ürünleri tüketiminin arttırılmaya çalışılmasına yönelik girişimlerin sayısı ve niteliği arttıkça, daha çok insan tükettikleri yada tüketmek konusunda olumlu hisse sahip oldukları deniz ürünlerinin başta kaynağı olmak üzere neyle beslendikleri, nereden geldikleri, geldikleri yerdeki koşullar ve tabii ki mahsül olarak tabaklarına gelen deniz ürünlerinin içinde, protein kaynağı olarak etten ve besleyici diğer vitamin ve minerallerden farklı olarak başka bir şeyin olup olmadığı konusunda daha ok soru sormaya başladı.
Düzenli olarak talep edilerek yanıtı merak edilen sorular, özellikle tür bazında yapılan ikame ürünlerin ve karaya çıkıştan avlanma metodlarına ve bu metodların sürdürülebilirliğine kadar pek çok şeffaf olmayan ve istismara açık içerik barındırabildiği için, çiftlikten tabağa kadar olan süreçlerin açık ve net biçimde son tüketiciyle paylaşılmasını sağlamak için de bazı girişimler teknoloji ve operasyon bazında gerçekleştirilmeye başlandı.
Amerika Birleşik Marketleri, deniz ürünlerinin en büyük tüketicilerinden birisi ve dünyada kabul gören bazı standartları belirlemek konusunda otorite olan kurumları barındırıdığından, bu konuda da başta FDA olmak üzere, ülkedeki pek çok kurum birlikte çalışıyor. 2024 yılında çalacak olan alarma şimdi biraz zaman var gibi görünse de, ABD'deki üreticiler gıda izlenebilirliğinin gereksinimini tam olarak anlamaya başladıkça zamanlarının daralmaya başladığının farkındalar. Tabii ki doğrudan ABD'de yürürülüğe giren bir kuraldan sorumlu değiliz fakat, deniz ürünlerinden elde ettiğimiz faydayı ve geliri korumak istiyorsak ve hatta bunu arttırmayı planlıyorsak, hele ki karides ve çipura - levrek gibi önemli kalemlerde ABD'ye ürün satmak istiyorsak, onların kurallarını da takip ederek kendimizi adapte etmemiz şart.
En büyük soru: Bu veriler nasıl ve hangi şekilde elde edilecek?
Bu yasa, 2011 yılında ABD'de gıda güvenliği yasalarında reform yapmak için imzalanan Gıda Güvenliği Modernizasyon Yasası'nın (FSMA) bir parçasıdır. Geciktiği için topa tutulan bu kural, FDA'ya zorunlu geri çağırma yetkisi verdi ve gıda güvenliği kayıtlarına erişimi genişletti. Ayrıca FDA'ya yüksek riskli gıdaları ve üreticilerin tutması gereken kayıtları belirlemesi talimatını verdi. Bütün bu yetkilendirmelere rağmen ortada FDA tarafından yayınlanmış bir yönerge dizisi yoktu ve FDA açılan davaların ışığında bu yönergeleri 7 Kasım 2022 yılına dek yayınlayacak ve deniz ürünleri sektöründe çalışan şirketler kuralların ortaya çıkmasının ardından 2 yıl içinde bu kurallara uyum sağlamakla yükümlü olacak.
Ispanak, fıstık ezmesi ve yumurta bu listesinin başında yer alan ürünler arasında ve FDA risk sıralaması modelini çalıştırdığında listenin içine deniz ürünleri de giriyor. Yayın balığı hariç olmak üzere yetiştiricilikten yada avcılıktan gelen tüm yüzgeçli balıklar, kabuklular ve yumuşakçalar bu listeye dahil.Halihazırda dijitalleşmeye ve gıda güvenliği için gıdanın takip edilebilmesi konusunda yatırım yapan şirketler de var. Fakat dijitalleşme beklendiği üzere oldukça maliyetli ve aralarında bol miktarda yazılım lisansı, kablo, tarayıcı ve yazıcının da olduğu hard ve software gerektiriyor. Büyük ölçekli şirketlerin bunu finanse etme ve yaptıkları bu yatırımı kendi belirledikleri takvimde geri kazanma imkanları yüksekken asıl sorunu ve erişim sıkıntısını küçük ölçekli üreticilerin yaşayacağı düşünülüyor. Zaten belirli kâr marjları ile çalışan küçük - orta büyüklükteki işletmelerle aile işletmelerinin, FDA tarafından talep edilen verileri sürdürülebilir şekilde sağlayabilmek için gerekli olan bu yatırımı nasıl yapacakların da düşünülmesi gerekiyor.
Çözüm, olaya dayalı izlenebilirlikte mi?
2020 yılının Aralık ayında halka açık bir toplantıda konuşan FDA komiseri yardımcısı Frank Yiannas, veri ve standart konusunda çok fazla konuşmanın gerçekleşeceğinden bahsetti ve bunun, son tüketicileri kirletici maddelerin bulaştığı - kontamine - yiyeceklerden uzak tutmakla ilişkili olduğunu söyledi. FDA, dijital ortamda üretilmiş kayıtlardan oluşan bir veri setini zorunlu tutmuyor ama hangi ölçekte olursa olsun, su ürünleri yetiştiriciliğinin parametrelerini düzenli ve sürdürülebilir şekilde manuel tutmanın da başka pek bir verimli yolu yok. Sadece yetiştiriciliğin yapıldığı suyun tek başına yirmiye yakın parametresinin olduğunu düşünürsek eğer, en kısa sürede anlamlı bir hale getirilip sunulabilecek veri setlerinin yine dijitalleşerek oluşturulmasından daha kolay bir yol görünmüyor.
FDA'nın önerdiği sistem, tedarik zincirindeki kritik noktaların (CTE - Critical Tracking Events) takip edilmesi üzerine kurulu ve yol boyunca temel veri öğelerinin (KDE - Key Data Elements) yakalanmasını şart koşuyor. Ayrıca, "parti", "üretim çalışması" veya yetiştiriciler söz konusu olduğunda, 24 saatlik bir süre içinde hasat edilenler gibi belirli bir kodla tanımlanan bir "parti"nin oluşturulmasını gerektiriyor.
Kilit soru, FDA sisteminin herkesin verileri her adımda tam olarak aynı şekilde yakalamasını ve saklamasını gerektirip gerektirmediğidir. Üreticilerin tesisin çeşitli birimlerinde kurulu veri toplama kaynaklarından gelen verileri basit bir şekilde ilişkilendirmesini sağlayan ortak bir şablon ile verilerin toplanma ve iletimindeki bozulmalarla kırılmalar önlenebilir. Ancak bunun düşünülmesi, beraberinde belirli bilişim teknolojisi tasarım standardının geliştirilmesini de zorunlu kılacaktır.
Çok basit bir örnek vermek gerekirse eğer, ortalama bir istiridye, çiftlikten ayrıldığı andan kırılmış buz üzerinde servis edildiği tabağa konduğu an arasında beş ila yedi adım atıyor. Bu nedenle, FDA'nın, bir müşterinin hastalandığı restorandan geriye doğru izlemeyi hızlandırması gerekiyorsa, sistemin "birlikte çalışabilirliğe" sahip olması gerekir ki buradaki çözüm de bulut teknolojilerinden faydalanmakla aşılabilir.
Bu mevcut hareket, deniz ürünleri ile ilgili çıkarılmış ilk düzenlemesi değil. 1997'de FDA'nın yetki verdiği deniz ürünleri işleyicileri, şirketlerin gıda güvenliği tehlikelerini tanımlamasını ve bunları kontrol etmek için planlar oluşturmasını gerektiren Tehlike Analizi Kritik Kontrol Noktası (HACCP) ilkelerini benimsedi. Büyük ölçekli üreticilerin halihazırda HACCP için yaptıkları yatırım düşünüldüğünde yeni kurallara adapte olmak konusunda da sıkıntı yaşayacakları ihtimali düşük görünüyor ama halihazırda var olan yapıyı komple değiştirecek bazı kurallar ve gereksinimlere yer verilirse bunun sektörü etkileyen büyük bir soruna neden olabileceği üzerinde duruluyor.
Bulut teknolojileri ile desteklenmiş bilişim teknolojisi altyapılarının FDA ve diğer paydaşlarla olan veri paylaşımında iyi bir çözüm sunduğu düşünülse de, işletme sahiplerinin ve şirketlerin verileri buluta yüklemek konusunda çekinceleri var. Bunun başlıca nedenleri arasında, verilerin doğrudan erişime açık olacağı ve rakiplerin şirketlerin verilerine ulaşma ihtimallerinin varlığı yönündeki endişe var. İyi yönetilmiş bir bulut sunucuda bütün bunların hiç birinin olmasına imkan yok, fakat konunun algısının iyi bir şekilde ele alınarak iyileştirilmesi konusunda çalışma yapılması gerekiyor.
Türkiye İhracatçılar Meclisi'nin düzenli olarak yayınladığı raporlardan olan Ülkelere Göre Sektörel İhracat Rakamları'nın Ocak 2021 tarihli sayısına göre, ABD ile aramızda yaklaşık $ 4.000.000'luk bir su ürünleri ihracat hacmimiz var ve bu sayı, sektörel bazda baktığımızda daha da yükselme potansiyeline sahip birimler arasında. Özellikle ABD ve Avrupa Birliği içinde çıkarılan kurallara adapte olmak için şimdiden çalışmaya başlamak önemli. Çünkü talebe bağlı olarak tedariğin, ülke standartlarını karşılamış olan tedarikçilerden yapılma ihtimali daha yüksek...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder