
Kabukluların bulundukları yerlere tutunmasını sağlayan sağlam yapılara bysus iplikçikleri denir ve bu iplikçiklerden yapılmış olan şapka gibi materyaller bir zamanlar moda endüstrisinin doruk noktasındaydı.
Pek çok konuda olduğu gibi moda konusunda da dünyanın en önemli konumlarından birisi olan Amerika'daki New York'da 13 Kasım 2019 tarihinde gerçekleşen bir müzayedede "tuhaf" bir ürün yer aldı.
Uzaktan ilk kez bakıldığında koyu renkli bir eşarbı anımsatan Lot 200, daha yakından incelendeiğinde insan veya at kılına benzer fakat günümüz insanlarının çoğunun pek bilmediği bir malzemeden dokunmuş, ipeksi bir malzemeden dokunduğu fark edilir.
Bu malzemeden dokunmuş olan eşyalar çok özeldirler ve nadiren açık arttırmaya çıkarlar ve şimdiye kadar bilinen 60 kadar ürün vardır ki son satış tarihi ise 1767 yılına kadar uzanır. Açık arttırma işiyle uğraşan Bob Ross bir şapka için 5.000 ile 8.000 $ arasındaki fiyatı sadece basit bir tahminden daha fazlası. "Bunun ne kadara satılabileceği konusunda bir fikrim yok" diyor. "Pazarın ne kadar bilgili olduğunu göreceğiz."
Piyasa doğru şekilde bilgilendirilmediği için affedilebilir. İpeği düşündüğümüzde çoğunlukla görüntüyü ipekböceği ya da örümceklerle ilişkilendirebiliriz fakat bu özel şapkanın dokunduğu malzeme tamamen başka bir kökene sahip. Bu giysinin kökenleri Akdeniz'li bir kabuklu tarafından, Pinna nobilis tarafından üretildi. Pinna nobilis ise özellikle Marmara Denizi'nin aydınlık kıyı kesiminde suyun altında gezinenler için tanıdık bir su altı sakini: Pina.
Yüksekliği 1 metreyi bulabilen bu geniş çift kabuklular denizin zeminine kendilerini yüzlerce bysus iplikçiği ile bağlarlar. Kabuktan ayrılıp temizlendikten sonra harika bir kestane rengine sahiptir.
Tarihsel olarak temizlenmiş bysus ipleri deniz ipeği olarak da bilinir ve bu materyalden üretilmiş olan ürünler oldukça değerlidir. 6. yüzyılda yaşamış olan tarihçi Procopius'a göre Bizans imparatoru 1. Justinian, 5 Ermeni sömürge yöneticisine deniz ipeğinden pelerinler hediye etti. O zamandan bu yana bu deniz ürününe olan ilgi azalmadı ve bugüne kadar aksine, arttı ve zirveye ulaştı.
Birleşik Krallık Amirali Horatio Nelson sevgilisi Emma Hamilton'a bir çift eldiven gönderme niyetini yazdı. Jules Verne, Denizler Altında 20.000 Fersah kitabındaki anlatıcısına bu malzemeden üretilmiş bir giysi seçti.

Denizden elde edilmiş bu özel ürün 20. yüz yılda kendisine önceki dönemlere göre fazla yer açamadı çünkü o da tıpkı diğer malzemeler gibi sentetiklere yenildi. İtalyan faşistler bir süreliğine bu malzemeyi kamuflaj olarak, uçaklarda hatta gaz maskelerinde kullanmaya çalıştı fakat aldatıcıydı, 2. Dünya Savaşı'nın ardında İtalya'da yalnızca bir avuç dokumacı kadın kalmıştı.
Lot 200'ü incelediğinizde neden bugün deniz ipeği giymediğimizi görürsünüz. Şapkanın ağırlığı sadece 83 gram fakat Felictas Maeder'e göre Basel Doğa Tarihi Müzesi'ne göre bu ancak 80 pinadan elde edilen iplikçiklerle yapılabilir. Bu iplikçikleri elde etmek için bu dev deniz sakinleri zeminden sökülmeli ve iplikçikleri ayıklanmalı. Bu operasyon da çok zaman almakta ve emek gerektirmekte. Ayrıca su altı ekosistemi için de tahrip ediciydi. Neyse ki Akdeniz ve çevresinde şu anda pinaların avcılığı Avrupa Birliği mevzuatları çerçevesinde yasaklanmış durumda.
Tek bir şapkanın üretilmesi için çok fazla kabuklunun tahrip edilmesi şu an için tezahür edilebilir fakat etrafımızdaki her yerde karşılaşabileceğimiz sentetik malzemelerin maliyetine de aşinayız. Her yıl sayısız deniz memelisi, deniz kuşu ve su altı yaşamı plastiği yedikten sonra ölüyor. Giysilerimizin de üretildiği petrolün denize karışması kabuklulara geri dönülmez zararlar verebilir. Bu suçlamalara karşı küçük çaplı deniz ipeği toplama işine pozitif bir algı oluşmaya başladı. Satıştaki deniz ipeğinin ekolojik maliyetinin bizi çevreleyen plastik materyallerden çoğundan daha düşük olması söz konusu olabilir.
Deniz ipeği bir geri geliş yapmayacak. Son zamanlarda bilim insanları Pinna nobilis gibi çift kapaklıların yaşamlarını tehdit eden yeni toplu ölüm salgınları konusunda uyarıyor. İspanya kıyılarından Kıbrıs'a kadar pek çok yerde boş kabuklardan oluşan hayalet pina tarlaları keşfedildi. Çalışmalar ise bu canlıların ölümlerine bir parazit ve mikrobakterinin neden olduğunu gösteriyor. Araştırmacılar sağlıklı bireyleri uygun akvaryumlara taşıyarak bu bireylerden elde edilen larvaları toplayıp türü korumaya çalışıyor.
Tıpkı mercanlar ve mercan resifleri, deniz yıldızlar, deniz kestaneleri ve diğer çift kabuklular gibi pinalar da artan su sıcaklıklarının etkisiyle ortaya çıkan ve etkisi daha fazla artan hastalıklarla ve asidite ile başa çıkmaya çalışıyor.
Kalabalık ve günün her saati yaşamaya alışkın bir şehir olan New York'da düzenlenen bu müzayede belki de yoğun günlük yaşam içinde çok dikkat çekmeyecek ama denizden elde edilmiş bu malzemenin hayatımıza yeniden katılması için gerekli çabaların gösterilmesi etrafımızı iyileştirmeye katkı sağlayabilir.
theguardian.com adresindeki yazı orijinaline sadık kalınarak Türkçe'ye adapta edilmiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder