
Sualtı ekosisteminde süzerek beslenen canlı grubu içinde çok önemli bir yere sahip olan süngerler ideal DNA örnekleme ünitesi görevleriyle de araştırmacılara çok büyük fayda sunuyorlar. "Çünkü tatlı sular da dahil olmak üzere hemen hemen her çevrede yaşayabiliyorlar, etraflarından filtreleme yoluyla besin alırken fazla seçici değiller, kaçmıyorlar ve örnekleme yaparken incinmiyorlar ya da zarar görmüyorlar. Örnekleme için kopardığınız bir parça sünger kolayca yenilenebilir" diyor Salford Üniversitesi'nde deniz ekolojisi ve popülasyon genetikçisi Stefano Mariani.
Öte yandan araştırmacılar süngerlerin örnekleme kaynağı olarak kullanılmasını harika bir seçenek olarak gösteren bir keşifte bulundular. Sünger DNA'sının, sünger doku tarafından yakalanan diğer türlere ait DNA'yı tanımlamayı engellemiyor. Bunun yerine spesifik bir organizmanın kısa bir dizisindeki nükleik asitlerden oluşan belirli bir DNA primerini kullanarak kendi DNA'sını çoğaltmaktan kaçınarak omurgalı DNA'sını seçici olarak yükseltebilirler.
Bu işlemi, DNA örneğini doku örneğinden ayırt edilebilecek türlere özgü yığınlara bölen metabark kodlama ile birlikte kullanan Mariani ve ekibi, 31 taksonu tanımlayabildi. Tanımlanan türlerin çoğu balık olmakla birlikte Antarktika'dan bir süngerde Weddell deniz aslanı ve fırça kuyruklu penguenden DNA'lar bulundu. Bu örneklemenin ardından açık denizde bir penguen üreme alanının varlığı tespit edildi. "Bunu bulmak gerçekten heyecan vericiydi ve çok mantıklıydı" diyor Mariani, "çünkü penguenler suyun içinde yada dışında olurlar, yerler, yüzerler ve dışkılarlar."

Bilim insanları halen büyük miktarlardaki su kütlelerinden DNA örnekleyebilen makineleri geliştirmek üzerine çalışıyorlar fakat araştırmacılar doğal örnekleyicilerin kullanılmasının daha efektif olacağını düşünüyor. Çünkü DNA suda aşırı derecede seyrelir ve çok geniş bir filtrelemeye tabi tutulması gerekir. Mariani DNA'nın kirlenme tehlikesinin olduğu konusunda bir uyarı yapıyor. Dahası, su örneklerinin korunması DNA'yı bozma riski taşır. Süngerin dokusu ise suyu zaten filtrelediği için hem işlem süresini hem de kirlenme riskini büyük ölçüde azaltır.
DNA örneklerinin toplanmak istendiği her alana büyük makinelerin sokulmasına imkan olmayabilir ve kırılgan ekosistemlerde böyle bir makine büyük hasarlara neden olabilir. Mariani "Mozambik'teki mangrov ormanlarındaki nesli tükenmekte olan bir balık yada manateni incelemek istiyorsanız orada bir robotla giremezsiniz. Çok düşük teknolojili bir yaklaşım kullanmalısınız" diyor.

Araştırmacılar şimdi süngerlerin insanların pek erişemediği açık deniz sularında hayvanların DNA'larını toplama kabiliyetlerini öğrenmek istiyorlar. Mariani deniz anası yada sifon gibi suyu süzen fakat aynı zamanda tüm su sütunu boyunca hareket eden canlıların okyanusta daha erişilebilir olabileceğini öne sürüyor.
Sonuç olarak, yazarların amacı alışılagelmiş diğer yöntemlerle araştırılmaya pek uygun olmayan alanlardaki biyolojik çeşitliliği daya iyi izlemek ve çevresel DNA'nın daha iyi bir şekilde nasıl toplanabileceğini bulmak. Süngerlerin bir alandaki biyolojik çeşitliliğin DNA'sını önceden bilinen yöntemlere göre daha etkili bir şekilde toplayıp toplamayacağını belirlemek için daha fazla araştırmanın neticesinde bulunabilecek bir konu. Mariani bu yöntemin yararlı olacağını ıspatlamayı umuyor. "Bu, çevre dostu bir biyolojik çeşitlilik değerlendirme aracı".
sciencedaily.com adresindeki içerik, orijinaline sadık kalınarak Türkçe'ye adapte edilmiştir.
Makaleye göz atmak için tıklayın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder