
Ticari ölçekte ahtapot yetiştiriciliği halen birden fazla kıtada üzerinde çalışılan nispeten yeni ve bilinmezi fazla olan bir yetiştiricilik alanı. Yeni yayınlanan bir analize göre ise ahtapot yetiştiriciliği sürdürülebilirik ve hayvan refahı üzerinde oldukça fazla olumsuz etkiye sahip olabilir.
New York Üniversitesi Çevresel Çalışmalar Departmanı'nda araştırmacı olarak görev yapan Jennifer Jacquet, "sucul türlerin evcilleştirilmesini şu anda hepimizi yaşıyoruz ve araştırma hangi hayvanların yetiştiriciliğini yapabileceğimizden çok hangi hayvanların yetiştiriciliğini yapmamız gerektiği sorusunun etrafında dönüyor.
"Üniversiteler ve şirketler büyük bir hata olduğuna inandığımız ahtapot yetiştiriciliğine para ve zaman harcıyorlar. Kitle halinde üretilen ahtapotlar karada hayvan refahını ve çevreyi etkileyen ve bazı yönlerden daha da kötü olan - ahtapotları başka hayvanlarla beslemek zorunda kalmamız gibi - pek çok hatanın tekrarlanmasına neden olur."
190 ülkeden 550 su türünün bulunduğu analizin bir diğer yazarı Sydney Üniversitesi'nden Peter Godrey-Smith, New York Üniversitesi Çevresel Araştırmalar Departmanında konuk araştırmacı olan Becca Franks ve Sussex Üniversitesi'nde araştırmacı olan Walter Sanchez-Suarez.
İspanya, Meksika, Japonya ve Çin ile birlikte ahtapot yetiştiriciliğini ticari ölçeğe getirmek için bilimsel çaba sarf ediyor. Örneğin Japonya merkezli bir su ürünleri yetiştiriciliği şirketi olan Nissui 2020 yılına kadar tamamen yetiştiricilikten gelen ahtapotu pazara çıkarmayı hedefliyor.
Bu gelişmeler göz önüne alındığında ekip, ahtapot yetiştiriciliğinin potansiyel etkilerini ortaya koymak için bir araştırma başlattı.
- Bir çoğu otçul olarak beslenen çiftlik hayvanlarının aksine suda yetişen hayvanlar çoğunlukla etçil. Bu etçil balıkları doğadan avlanan diğer balık ve omurgasızlarla beslemek doğada var olanlar üzerine ekstra bir yük bindiriyor. Global ölçekte avlananların üçte bir kadarının diğer canlıların beslenmesi için kullanıldığı düşünülürse ki birinci müşteri su ürünleri yetiştiriciliği sektörüdür, ahtapot yetiştiriciliği aşırı avlanmayı tetikleyecektir. Bir etçil olan ahtapotun yetiştiriciliğini yapmak mevcut koşulları daha da kötüleştirecektir.
- Ahtapot yetişticiliği yapmak, yenmeyen yemlerden ve metabolik atıklardan kaynaklı yüksek miktarda azot ve fosfor oluşumuna neden olabilir. Bu da oksijenin tükenmesini hızlandırır.
- Araştırma ahtapotlar yüksek kavrama yeteneğinde olduklarını ve şartları kontrol altına alınmış bir çevreye konulduklarında karmaşık davranışlar göstermekteler. Bunun sonucunda da yüksek ölüm oranları, saldırganlığın artması ve paraziter enfeksiyonların belirgin şekilde görülmektedir.
Bu çiftliklerin ortaya koyduğu zorlukların ötesine bakarken aynı zamanda araştırmacılar gerekliliği sorguluyor.
"Eğer toplum ahtapot yetiştiremediğimize karar verirse, göreceli olarak daha az insanın onları yiyeceği anlamına gelir" diye gözlemliyorlar. "Fakat, bu durumda bu gıda güvenliği için bir sorun teşkil etmez. Ahtapot için ana pazarlar olan Japonya, Güney Kore, kuzey Akdeniz ülkeleri, A.B.D., Çin ve Avusturalya gibi pazarlar zaten ahtapot yönünden gıda güvenliğine sahip."
"Şu anda, ahtapot yetiştiriciliği teknoloji tarafından sınırlandırılıyor fakat teknoloji ahtapot yetiştiriciliğini endüstriyel ölçekte yapmak için iyi bir hale gelebilir. Eğer böyle bir fırsat gelirse, refah ve çevre sorunlarının tanınmasını ve ahtapot yetiştiriciliğinden vazgeçilmesini ve yetiştiriciliğin engellenmesini ciddi şekilde umuyoruz. Yetiştiriciliğin geleceği için daha iyi yönler var."
nyu.com adresindeki yazıdan Türkçe'ye adapte edilmiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder