Sarı gözlü kaya balıkları 120 yıla varan ömürleriyle yakın geçmişte denizlerde neler olduğuna göz atmak için harika birer tür. Özellikle toksik kimyasalların etkilerini incelemek için Benjamin Barst tarafından sürekli göz önünde tutulan balıklar.
Toksik kimyasalların ne kadarının sarı gözlü kaya balıklarının göz hücrelerinde olduğu bilinmiyor; McGill Üniversitesi'nin Doğal Kaynak Bilimleri Bölümü'nde doktora sonrası bir araştırmacı olan Barst bu sorunun yanıtını bulmak için Alaska'nın İç Geçit bölümüne doğru yola çıktı.
Araştırma takımı Alaska'da en büyüğü 8.8 kg olan 8 adet sarı gözlü kaya balığı yakaladı ve bunların karaciğerleri Quebec ve Montreal'deki laboratuvarlara gönderilmek üzere diseksiyon yoluyla çıkarılarak donduruldu.
Laboratuvarda dokular mikroskop altında incelendiğinde sarıgözlü balıkların karaciğerinin bazı potansiyel toksik elementleri etkisiz hale getirdiği bulundu. Bu sadece kadmiyum, kurşun ve arsenik hücrelerin hassas kısımlarına giremedi ve orada herhangi bir reaksiyona katılamadı. Fakat civa için kötü bir haber var, civa halen hücreler için son derece hassas olan mitokondri ve enzimler gibi yapılarda bulunmakta idi.
Bu durum şu an için Alaska'nın el değmemiş bir yer olduğunu gösterse de endüstriyel civanın çok uzun mesafelerde seyahat edebildiğini de gözler önüne seriyor ve balıkların karaciğerleri gibi önemli ve türlerin yaşamlarını devam ettirebilmeleri için son derece kritik yerlerde birikebiliyor. Daha önce yapılan araştırmalar balıkların karaciğerinde yüksek hasar bıraktığını gözlemlenmişti fakat zararın kaynağının civa ya da bir başka ağır metal olup olmadığı kesin değildi. Şimdi artık biliniyor ki civa bu balıklar tarafından iyi derecede deoksifiye edilemiyor ve karaciğerlerinde gözlenen hasarların nedeni civa olabilir.
Elde edilen sonuçlar, Amerika kıyılarındaki en büyük kaya balıklarındn birisi olan sarı gözlü kaya balığının altında olduğu riski vurgulamakta. Sarı gözlü kaya balığı, ABD'nin Puget Sound-Georgia Havzasında tehdit altında olduğu ve Kanada'da da ticari ve rekreasyonel balıkçılıktan korunması için özel koruma alanlarının oluşturulduğu bir tür olarak listelenmektedir.
mcgill.ca adresinden Türkçe'ye adapte edilmiştir.
Toksik kimyasalların ne kadarının sarı gözlü kaya balıklarının göz hücrelerinde olduğu bilinmiyor; McGill Üniversitesi'nin Doğal Kaynak Bilimleri Bölümü'nde doktora sonrası bir araştırmacı olan Barst bu sorunun yanıtını bulmak için Alaska'nın İç Geçit bölümüne doğru yola çıktı.
Araştırma takımı Alaska'da en büyüğü 8.8 kg olan 8 adet sarı gözlü kaya balığı yakaladı ve bunların karaciğerleri Quebec ve Montreal'deki laboratuvarlara gönderilmek üzere diseksiyon yoluyla çıkarılarak donduruldu.
Laboratuvarda dokular mikroskop altında incelendiğinde sarıgözlü balıkların karaciğerinin bazı potansiyel toksik elementleri etkisiz hale getirdiği bulundu. Bu sadece kadmiyum, kurşun ve arsenik hücrelerin hassas kısımlarına giremedi ve orada herhangi bir reaksiyona katılamadı. Fakat civa için kötü bir haber var, civa halen hücreler için son derece hassas olan mitokondri ve enzimler gibi yapılarda bulunmakta idi.
Bu durum şu an için Alaska'nın el değmemiş bir yer olduğunu gösterse de endüstriyel civanın çok uzun mesafelerde seyahat edebildiğini de gözler önüne seriyor ve balıkların karaciğerleri gibi önemli ve türlerin yaşamlarını devam ettirebilmeleri için son derece kritik yerlerde birikebiliyor. Daha önce yapılan araştırmalar balıkların karaciğerinde yüksek hasar bıraktığını gözlemlenmişti fakat zararın kaynağının civa ya da bir başka ağır metal olup olmadığı kesin değildi. Şimdi artık biliniyor ki civa bu balıklar tarafından iyi derecede deoksifiye edilemiyor ve karaciğerlerinde gözlenen hasarların nedeni civa olabilir.
Elde edilen sonuçlar, Amerika kıyılarındaki en büyük kaya balıklarındn birisi olan sarı gözlü kaya balığının altında olduğu riski vurgulamakta. Sarı gözlü kaya balığı, ABD'nin Puget Sound-Georgia Havzasında tehdit altında olduğu ve Kanada'da da ticari ve rekreasyonel balıkçılıktan korunması için özel koruma alanlarının oluşturulduğu bir tür olarak listelenmektedir.
mcgill.ca adresinden Türkçe'ye adapte edilmiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder