Özellikle su ürünleri yetiştiriciliğinde, farklı su ürünlerinden elde edilmiş unlarla yapılmış olan balık yemlerinin son derece yaygın olduğunu göz önüne aldığımızda, yetiştiricilik sektöründe kullanılmak üzere farklı protein kaynaklarının önemi günden güne artıyor. 2008 yılında yayınlanan ve 2006 yılının verilerini içeren bir araştırmaya göre, 2006 yılında 3 milyon 724 bin ton balık unu üretimi yapılmış. Reed Mariculture Amerika’dan araştırmacı bilim insanı Eric C. Henry’nin yayınladığı doktora yazısında, su ürünleri yetiştiriciliği için su ürünleri kaynaklı etlerden elde edilen kaynakların çevresel ve ekonomik yönden sürdürülemezliğinin git gide daha belirgin hale gelişine dikkat çekiliyor.
Yetiştiricilik yaparken yemin içine koyulabilen alternatif hammaddeler süreçte önemli rekabetçi kalemleri oluşturuyor. Geleneksel olarak, bitkisel ve toprak kökenli tahıllar ve enerji vermesi yönünden son derece önemli olan yağlı tohumlar, balık yemlerinde, balık unlarının yerine kullanılabilecek düşük maliyetli seçenekler. Her ne kadar, bu maddeler balık ununa alternatif olarak kullanılabileceğini ıspat etmiş olsalar da, kullanıldıkları su ürünlerinin beslenmek kalitesinde önemli değişiklikler yapabilmektedir.
Neden alg?
Genel olarak halk arasında “yosun” olarak bilinen bu maddelerin neden su ürünlerinin beslenmesinde balık ununun yerine kullanılabileceği son zamanlarda merak edilen ve araştırılan konuların başında geliyor. Temel olarak bu durumun esasında yosunların halihazırda su ortamındaki besin zincirinin içinde yer almaları var.
Protein ve aminoasitler
Balık unları, içerdikleri yüksek miktardaki protein ve aminoasit içeriği nedeniyle su ürünleri yemlerinde sıklıkla kullanılan başlıca maddelerden birisini oluşturuyor. Bitkisel protein kaynakları da balık yemlerinde kullanılabilmekle birlikte, lizin, methionin, treonin ve triptofan gibi aminoasitleri kritik miktardaki eksiklikleri gözlenebilmektedir. Yapılan başka araştırmalarda da en az 19 tropik en az 34 tane de tüketilebilir kalitedeki su yosununun balık yemlerine katıldığında ihtiyaç duyulan tüm proteini sağlayabildiğini göstermektedir.
Taurin
Su ürünlerinin beslenmesinde kullanılan hammaddelerde, sıklıkla gözden kaçırılan en önemli bileşen proteinsiz sülfonik asit olan taurindir. Karada yaşayan hayvanlarda ve balıklarda da bulunabilen bu bileşik karada yaşayan bitkilerde bulunmaz. Buna karşılık, bilim insanlarınca yapılan araştırmalar neticesinde, balıkların sağlıklı şekilde büyüyebilmesi için gerekli olan bu maddeden su yosunlarında; flagellat olan Tetraselmis, kırmızı alglerden Porfiridyum ve dinoflagellatlardan Oxyrrhis bunlara en iyi örneklerdir, bol miktarda bulunduğu ortaya çıkarılmıştır.
Pigmentler
Alglerin bir kısmı, su ürünleri yemlerine pigmentleri sebebiyle de katılmaktadır. Örneğin Hematococcus somon balığının etine o alışılagelmiş pembemsi rengi vermekten sorumlu olan astaksantini vermesi için yada Spirulina ise karotenoid kaynağı olarak süs balıklarının renklendirilmesi için sıklıkla kullanılmaktadır.
Lipidler
Balık unu, yemlerin içindeki protein kaynağı olmasının ötesinde aynı zamanda omega 3 ve omega 6 yağ asitlerinin sağlayıcı olarak da işlev görmektedir. Su yosunları, eikozapentaenoik asit (EPA) ve dokosaheksaenoik asit (DHA) ile araşidonik asit (ARA) kaynağı olmaları yönünden son derece iyi omega 3 ve omega 6 yağ asidi kaynaklarıdır ve küçük balıkların zooplankton ile beslenmesi aşamasında, zooplanktonun besin maddesini oluşturur.
Kabuklu su ürünleri yetiştiriciliği yapanlar, kullandıkları yemin sterol profilinin taşıdığı kritik önemin farkındadır fakat balık yetiştiriciliğinde bu maddenin önemine çok dikkat edilmemiştir. Balıkların beslenmesinde kullanılan bitkisel fitosterollerin etkileri ise araştırılmayı beklenen başlıca konuların başında gelmektedir.

Su ürünleri yetiştiriciliğinde alglerin kullanımı
Bugün dahi, su ürünleri yetiştiriciliğinde bir çok yosun türü kilit roller oynamaktadır. Tanklarda yapılan su ürünleri yetiştiriciliğinde tanklara alg eklenmesi, tankların içindeki balıkların tankın çeperlerine çarpmasını engellemesine, tankın içindeki zooplankton popülasyonunu arttırmasına ve larvaların sindirim sistemlerinin geliştirilmesine katkı sağladığı gözlemlenmiştir. Dahası algler, doğal ortamlarda zooplanktonun ve larvanın besin zinciri içinde yer aldığı için yemlerin içindeki kullanımları da son derece verimlidir.
Formülasyonu yapılmış olan balık yemlerinde alglerin kullanımı
Alglerin balık yemlerindeki kullanımının faydaları yapılan bir çok araştırma sayesinde detaylı olarak ortaya kondu. Chlorella ve Scenedesmus ile beslenen Tilapya, Chlorella ile beslenen Kore Kayabalığı, Undaria ve Ascophyllum ile beslenen çipura, Ascophyllum, Phorphyra, Spirulina yada Ulva ile beslenen levrek gibi örnekler dünyanın farklı yerlerinde karşımıza çıkmaktadır. Fakat belirli besleme faktörlerinin etkisi, henüz araştırılmamış ve araştırmaya açık olan bir başka konu başlığıdır. Yosunların balık yemlerindeki kullanım alanlarını ve şekillerini araştırmak, su ürünleri mühendisleri tarafından araştırmaya açık olan ve su ürünlerinin beslenmesi alanında kariyer yapmayı hedefleyenler için benzersiz, sonsuz ve sınırsız bir alandır.
Doğru alglerin seçimi
Düşük maliyetli olarak üretilebildikleri için alglerin kullanımı, su ürünleri yemlerinin içinde son derece yaygındır. Çünkü bunlar su ürünleri yemlerinin formülasyonunda büyük kolaylık sağlar. Spirulina, Dunaliella ve Chlorella gibi algler, açık havuzlarda dahi büyük miktarlarda büyük miktarlarda üretilebilir. Kısa süre içinde kurutularak pazarlanır ve içerikleri yönünden güvenilirlikleri kanıtlanmıştır. Undaria, Durvillea ve Ascophyllum ise yoğun miktarlarda hasat edilebilirler. İyot kaynağı olarak yada karasal hayvanların beslenmesinde ise geçmişten bugüne kullanım alanları vardır.
Alglerin bir diğer kullanım alanı, son yıllarda araştırmalarına hız verilen alternatif yakıt araştırma süreçlerinde de günden güne artmaktadır. Bünyelerindeki lipidlerin yanmasının ardından geriye kalan protein ekstratların hayvan yemlerinde de kullanılabileceği düşünülmüştür. Fakat biyoyakıt olarak tercih edilen alglerin besleme alanında kullanımının kontaminasyon ve protein artıklarının ortaya çıkması gibi sakıncaları da ortaya çıkacağı savunulmaktadır.
Balık yetiştiriciliğinin haricinde, kabuklu su ürünleri yetiştiriciliğinde kullanılan alglerin yetiştiriciliği kapalı ortamlarda kapalı sistem olarak yapılmaktadır. Bunun sebebi, alg kültürünü, kültürü kirletebilecek olan kirletici etmenlerden korumaktır.
Su ürünleri yemlerinde kullanılacak olan alglerin seçimi rastgele yapılamaz. Beslenecek olan türün talep ettiği besin profiline en yakın alg seçilmelidir. Protein, lipid, sterol ve PUFA gibi maddelerin miktarının iyi bilinmesi, daha verimli bir yetiştiricilik için son derece önemli bir kriterdir. Örneğin bazı alglerin bünyelerinde aşırı miktarda bulunan polisakaritler besinlerin emilimini zayıflatabilir yada tam aksine, pelet yapımında doğal bir bağlayıcı olabilir. Bazı kırmızı alglerin ortaya çıkardığı bromlu bileşiklerin yemlerde kullanılması sakıncalıyken bazı alglerin bünyelerinde oluşan yada etraflarından absorbe ettikleri ağır metaller de o alglerin yemlerdeki kullanımını kısıtlar yada yasaklar.
Su ortamı, sayısız çeşitteki ve türdeki yosunu barındıran önemli bir ekosistemdir ve her bir yosun, yeni bir kullanım amacına hizmet edip etmeyeceğini anlamak için araştırılmayı beklemektedir. Bununla birlikte, yosunlar sürdürülebilir bir su ürünleri yetiştiriciliğinin kilit noktalarından birisi olacak önemli bir gruptur ve sürdürülebilirliğin sağlanmasının geleceğinde var olacaktır.
Kaynak: TheFishSite.com
Yetiştiricilik yaparken yemin içine koyulabilen alternatif hammaddeler süreçte önemli rekabetçi kalemleri oluşturuyor. Geleneksel olarak, bitkisel ve toprak kökenli tahıllar ve enerji vermesi yönünden son derece önemli olan yağlı tohumlar, balık yemlerinde, balık unlarının yerine kullanılabilecek düşük maliyetli seçenekler. Her ne kadar, bu maddeler balık ununa alternatif olarak kullanılabileceğini ıspat etmiş olsalar da, kullanıldıkları su ürünlerinin beslenmek kalitesinde önemli değişiklikler yapabilmektedir.
Neden alg?
Genel olarak halk arasında “yosun” olarak bilinen bu maddelerin neden su ürünlerinin beslenmesinde balık ununun yerine kullanılabileceği son zamanlarda merak edilen ve araştırılan konuların başında geliyor. Temel olarak bu durumun esasında yosunların halihazırda su ortamındaki besin zincirinin içinde yer almaları var.
Protein ve aminoasitler
Balık unları, içerdikleri yüksek miktardaki protein ve aminoasit içeriği nedeniyle su ürünleri yemlerinde sıklıkla kullanılan başlıca maddelerden birisini oluşturuyor. Bitkisel protein kaynakları da balık yemlerinde kullanılabilmekle birlikte, lizin, methionin, treonin ve triptofan gibi aminoasitleri kritik miktardaki eksiklikleri gözlenebilmektedir. Yapılan başka araştırmalarda da en az 19 tropik en az 34 tane de tüketilebilir kalitedeki su yosununun balık yemlerine katıldığında ihtiyaç duyulan tüm proteini sağlayabildiğini göstermektedir.
Taurin
Su ürünlerinin beslenmesinde kullanılan hammaddelerde, sıklıkla gözden kaçırılan en önemli bileşen proteinsiz sülfonik asit olan taurindir. Karada yaşayan hayvanlarda ve balıklarda da bulunabilen bu bileşik karada yaşayan bitkilerde bulunmaz. Buna karşılık, bilim insanlarınca yapılan araştırmalar neticesinde, balıkların sağlıklı şekilde büyüyebilmesi için gerekli olan bu maddeden su yosunlarında; flagellat olan Tetraselmis, kırmızı alglerden Porfiridyum ve dinoflagellatlardan Oxyrrhis bunlara en iyi örneklerdir, bol miktarda bulunduğu ortaya çıkarılmıştır.
Pigmentler
Alglerin bir kısmı, su ürünleri yemlerine pigmentleri sebebiyle de katılmaktadır. Örneğin Hematococcus somon balığının etine o alışılagelmiş pembemsi rengi vermekten sorumlu olan astaksantini vermesi için yada Spirulina ise karotenoid kaynağı olarak süs balıklarının renklendirilmesi için sıklıkla kullanılmaktadır.
Lipidler
Balık unu, yemlerin içindeki protein kaynağı olmasının ötesinde aynı zamanda omega 3 ve omega 6 yağ asitlerinin sağlayıcı olarak da işlev görmektedir. Su yosunları, eikozapentaenoik asit (EPA) ve dokosaheksaenoik asit (DHA) ile araşidonik asit (ARA) kaynağı olmaları yönünden son derece iyi omega 3 ve omega 6 yağ asidi kaynaklarıdır ve küçük balıkların zooplankton ile beslenmesi aşamasında, zooplanktonun besin maddesini oluşturur.
Kabuklu su ürünleri yetiştiriciliği yapanlar, kullandıkları yemin sterol profilinin taşıdığı kritik önemin farkındadır fakat balık yetiştiriciliğinde bu maddenin önemine çok dikkat edilmemiştir. Balıkların beslenmesinde kullanılan bitkisel fitosterollerin etkileri ise araştırılmayı beklenen başlıca konuların başında gelmektedir.

Su ürünleri yetiştiriciliğinde alglerin kullanımı
Bugün dahi, su ürünleri yetiştiriciliğinde bir çok yosun türü kilit roller oynamaktadır. Tanklarda yapılan su ürünleri yetiştiriciliğinde tanklara alg eklenmesi, tankların içindeki balıkların tankın çeperlerine çarpmasını engellemesine, tankın içindeki zooplankton popülasyonunu arttırmasına ve larvaların sindirim sistemlerinin geliştirilmesine katkı sağladığı gözlemlenmiştir. Dahası algler, doğal ortamlarda zooplanktonun ve larvanın besin zinciri içinde yer aldığı için yemlerin içindeki kullanımları da son derece verimlidir.
Formülasyonu yapılmış olan balık yemlerinde alglerin kullanımı
Alglerin balık yemlerindeki kullanımının faydaları yapılan bir çok araştırma sayesinde detaylı olarak ortaya kondu. Chlorella ve Scenedesmus ile beslenen Tilapya, Chlorella ile beslenen Kore Kayabalığı, Undaria ve Ascophyllum ile beslenen çipura, Ascophyllum, Phorphyra, Spirulina yada Ulva ile beslenen levrek gibi örnekler dünyanın farklı yerlerinde karşımıza çıkmaktadır. Fakat belirli besleme faktörlerinin etkisi, henüz araştırılmamış ve araştırmaya açık olan bir başka konu başlığıdır. Yosunların balık yemlerindeki kullanım alanlarını ve şekillerini araştırmak, su ürünleri mühendisleri tarafından araştırmaya açık olan ve su ürünlerinin beslenmesi alanında kariyer yapmayı hedefleyenler için benzersiz, sonsuz ve sınırsız bir alandır.
Doğru alglerin seçimi
Düşük maliyetli olarak üretilebildikleri için alglerin kullanımı, su ürünleri yemlerinin içinde son derece yaygındır. Çünkü bunlar su ürünleri yemlerinin formülasyonunda büyük kolaylık sağlar. Spirulina, Dunaliella ve Chlorella gibi algler, açık havuzlarda dahi büyük miktarlarda büyük miktarlarda üretilebilir. Kısa süre içinde kurutularak pazarlanır ve içerikleri yönünden güvenilirlikleri kanıtlanmıştır. Undaria, Durvillea ve Ascophyllum ise yoğun miktarlarda hasat edilebilirler. İyot kaynağı olarak yada karasal hayvanların beslenmesinde ise geçmişten bugüne kullanım alanları vardır.
Alglerin bir diğer kullanım alanı, son yıllarda araştırmalarına hız verilen alternatif yakıt araştırma süreçlerinde de günden güne artmaktadır. Bünyelerindeki lipidlerin yanmasının ardından geriye kalan protein ekstratların hayvan yemlerinde de kullanılabileceği düşünülmüştür. Fakat biyoyakıt olarak tercih edilen alglerin besleme alanında kullanımının kontaminasyon ve protein artıklarının ortaya çıkması gibi sakıncaları da ortaya çıkacağı savunulmaktadır.
Balık yetiştiriciliğinin haricinde, kabuklu su ürünleri yetiştiriciliğinde kullanılan alglerin yetiştiriciliği kapalı ortamlarda kapalı sistem olarak yapılmaktadır. Bunun sebebi, alg kültürünü, kültürü kirletebilecek olan kirletici etmenlerden korumaktır.
Su ürünleri yemlerinde kullanılacak olan alglerin seçimi rastgele yapılamaz. Beslenecek olan türün talep ettiği besin profiline en yakın alg seçilmelidir. Protein, lipid, sterol ve PUFA gibi maddelerin miktarının iyi bilinmesi, daha verimli bir yetiştiricilik için son derece önemli bir kriterdir. Örneğin bazı alglerin bünyelerinde aşırı miktarda bulunan polisakaritler besinlerin emilimini zayıflatabilir yada tam aksine, pelet yapımında doğal bir bağlayıcı olabilir. Bazı kırmızı alglerin ortaya çıkardığı bromlu bileşiklerin yemlerde kullanılması sakıncalıyken bazı alglerin bünyelerinde oluşan yada etraflarından absorbe ettikleri ağır metaller de o alglerin yemlerdeki kullanımını kısıtlar yada yasaklar.
Su ortamı, sayısız çeşitteki ve türdeki yosunu barındıran önemli bir ekosistemdir ve her bir yosun, yeni bir kullanım amacına hizmet edip etmeyeceğini anlamak için araştırılmayı beklemektedir. Bununla birlikte, yosunlar sürdürülebilir bir su ürünleri yetiştiriciliğinin kilit noktalarından birisi olacak önemli bir gruptur ve sürdürülebilirliğin sağlanmasının geleceğinde var olacaktır.
Kaynak: TheFishSite.com
Çalışmalarınız için teşekkür ederim. Bende Gümüşhane Üniversitesi Gıda Mühendisliği Öğrencisiyim. Bir proje düşünmekteyim ve bu konuda bilgilendirme yapacak bilgili bir kişiye ihtiyacım var. Bu konuyu şöyle özetleyebilirim. Alabalıklar yüksek proteinle beslenirler peki proteini artırdığımızda erken yaşta boyutları yakalama şansımız olur mu? Yani ortalama 2 yaşından önce bir balığı satışa sunma şansımız olur mu? Görüş, fikir, deneyimlerinizle ilgili bilgilendirme bekliyorum iyi günler.
YanıtlaSil