Deniz yaşamı için son derece baskın bir tür olan Caulerpa taxifolia; yani katil yosun, hikayesi tamamen dramatik tesadüflere dayanan, bir taraftan etkileyici, öteki taraftan da doğal yaşamın devamı için tehlikeli bir tür.
Parlak yeşil rengi ile herhangi bir süs akvaryumu için son derece cezbedici bir tür olan C. taxifolia, ilk kez Stuttgart'taki hayvanat bahçesinin su altı dekorasyonunda kullanılmaya başlandı. Zemini bütünüyle kaplaması ve hızlı çoğalarak akvaryumda sağladığı güzel görüntü yüzünden 1984 yılından itibaren Monako'daki okyanus araştırmaları merkezine getirildi ve yosunun hikayesi buradan itibaren ilginçleşmeye başladı.
Araştırma merkezindeki akvaryumda izole olarak tutulan yosunun önemli miktardaki parçası, akvaryumun deşarj suyu ile birlikte Akdeniz'e karıştı. Hızlı üreme kabiliyeti (sadece iki kök yosundan kilometrekarelerce alanı kaplayan yosun tarlalarının oluşabildiği gözlendi), farklı sulara gösterdiği adaptasyon yeteneği ve Akdeniz'de herhangi bir predatörünün (avcısının) olmaması, su yosununun bölgedeki endemik su bitkileri için tehlikeli bir tür olarak işaretlenmesine neden oldu. Katil yosun Akdeniz'de o kadar çok yayıldı ki, Sacoglossa isminde ve katil yosunla beslenebilen bir türün tüm bireylerinin, uzun yıllar boyunca Akdeniz'de yaşaması bile, yosunun Akdeniz'den tamamen temizlemeye yetmiyor.
Katil yosun, zemine tutunarak yaşayan bir tür. Bu sebeple zemine bağlı olarak yaşayan diğer su yosunları, deniz çayırları (Posidonia oceanica) ve daha pek çok türün yaşam ve beslenme alanlarına müdahele ediyor, onların yaşama, barınma ve beslenme imkanlarını yok ediyor.
Bu su yosunu, 10 derece gibi düşük bir su sıcaklığına bile direnç gösterebilirken en iyi 28-30 derece aralığında üreyebiliyor. İşin en korkutucu ve garip yanı, su dışında da yaşamını devam ettirme kabiliyeti gösterip ışıksız ortamlara da adapte olmuş vaziyette oluşu. Yayılım şekli, zeminin üstünde uzantılar oluşturmaktan öte gemilerin balast sularıyla yada teknelerin altına yapışarak uzak mesafelere taşınma şekli ile gerçekleşiyor. Öyle ki, bin yılın başında, Amerika kıtasının doğu kıyısına balast suları ile taşınan katil yosun, kıtanın Kaliforniya kıyılarında yayılım göstermeye başladı ve hükümete bedeli yaklaşık $3.000.000'a mal olan bir fiziksel temizliğe patladı. Yosunun değişken su koşullarına kolayca adapte olabilmesi, onun tüm dünyadaki sucul yaşamı ve balıkçılığı olumsuz etkileyeceğine kesin gözüyle bakılmasına neden oluyor.
Türkiye'nin de aralarında bulunduğu pek çok Akdeniz ülkesi, şu anda katil yosunun istilasının tehdidi altında. Öyle ki Akdeniz'deki önemli körfezlerimiz olan Antalya, Mersin ve İskenderun körfezlerinde az miktarda rastlanan katil yosun, bu körfezlerdeki şehirlerde bulunan limanlara yanaşan gemiler vasıtası ile daha kolay bir şekilde farklı alanlara taşınıyor. Deniz tabanını tamamen kaplayan yosun, koparıldığı yerden başka bir yere taşınırken, deniz tabanına düşen küçük parçalarından tekrar üreme imkanı yakalıyor. Bu yüksek üreme kabiliyeti de olumsuz şartlara gösterdiği yüksek direnç sebebiyle, yosunun tamamen ortadan kaldırılamayacağı düşünülüyor.
Katil yosun, çevresindeki diğer yosun türlerinden parlak ve canlı yeşil rengi, yatay konumlanan gövdesi ile ayrılabiliyor. Bununla birlikte 90cm'e kadar ulaşabilen çok yapraklı bir formda rastlanıyor. İnsanlara herhangi bir fiziki zararı dokumayan bu yosunun 100 metre derinliğe kadar yaşadığı tespit edilmiş.
Parlak yeşil rengi ile herhangi bir süs akvaryumu için son derece cezbedici bir tür olan C. taxifolia, ilk kez Stuttgart'taki hayvanat bahçesinin su altı dekorasyonunda kullanılmaya başlandı. Zemini bütünüyle kaplaması ve hızlı çoğalarak akvaryumda sağladığı güzel görüntü yüzünden 1984 yılından itibaren Monako'daki okyanus araştırmaları merkezine getirildi ve yosunun hikayesi buradan itibaren ilginçleşmeye başladı.
Araştırma merkezindeki akvaryumda izole olarak tutulan yosunun önemli miktardaki parçası, akvaryumun deşarj suyu ile birlikte Akdeniz'e karıştı. Hızlı üreme kabiliyeti (sadece iki kök yosundan kilometrekarelerce alanı kaplayan yosun tarlalarının oluşabildiği gözlendi), farklı sulara gösterdiği adaptasyon yeteneği ve Akdeniz'de herhangi bir predatörünün (avcısının) olmaması, su yosununun bölgedeki endemik su bitkileri için tehlikeli bir tür olarak işaretlenmesine neden oldu. Katil yosun Akdeniz'de o kadar çok yayıldı ki, Sacoglossa isminde ve katil yosunla beslenebilen bir türün tüm bireylerinin, uzun yıllar boyunca Akdeniz'de yaşaması bile, yosunun Akdeniz'den tamamen temizlemeye yetmiyor.
Katil yosun, zemine tutunarak yaşayan bir tür. Bu sebeple zemine bağlı olarak yaşayan diğer su yosunları, deniz çayırları (Posidonia oceanica) ve daha pek çok türün yaşam ve beslenme alanlarına müdahele ediyor, onların yaşama, barınma ve beslenme imkanlarını yok ediyor.
Bu su yosunu, 10 derece gibi düşük bir su sıcaklığına bile direnç gösterebilirken en iyi 28-30 derece aralığında üreyebiliyor. İşin en korkutucu ve garip yanı, su dışında da yaşamını devam ettirme kabiliyeti gösterip ışıksız ortamlara da adapte olmuş vaziyette oluşu. Yayılım şekli, zeminin üstünde uzantılar oluşturmaktan öte gemilerin balast sularıyla yada teknelerin altına yapışarak uzak mesafelere taşınma şekli ile gerçekleşiyor. Öyle ki, bin yılın başında, Amerika kıtasının doğu kıyısına balast suları ile taşınan katil yosun, kıtanın Kaliforniya kıyılarında yayılım göstermeye başladı ve hükümete bedeli yaklaşık $3.000.000'a mal olan bir fiziksel temizliğe patladı. Yosunun değişken su koşullarına kolayca adapte olabilmesi, onun tüm dünyadaki sucul yaşamı ve balıkçılığı olumsuz etkileyeceğine kesin gözüyle bakılmasına neden oluyor.
Türkiye'nin de aralarında bulunduğu pek çok Akdeniz ülkesi, şu anda katil yosunun istilasının tehdidi altında. Öyle ki Akdeniz'deki önemli körfezlerimiz olan Antalya, Mersin ve İskenderun körfezlerinde az miktarda rastlanan katil yosun, bu körfezlerdeki şehirlerde bulunan limanlara yanaşan gemiler vasıtası ile daha kolay bir şekilde farklı alanlara taşınıyor. Deniz tabanını tamamen kaplayan yosun, koparıldığı yerden başka bir yere taşınırken, deniz tabanına düşen küçük parçalarından tekrar üreme imkanı yakalıyor. Bu yüksek üreme kabiliyeti de olumsuz şartlara gösterdiği yüksek direnç sebebiyle, yosunun tamamen ortadan kaldırılamayacağı düşünülüyor.
Katil yosun, çevresindeki diğer yosun türlerinden parlak ve canlı yeşil rengi, yatay konumlanan gövdesi ile ayrılabiliyor. Bununla birlikte 90cm'e kadar ulaşabilen çok yapraklı bir formda rastlanıyor. İnsanlara herhangi bir fiziki zararı dokumayan bu yosunun 100 metre derinliğe kadar yaşadığı tespit edilmiş.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder