Su ürünleri sektörünün içinde önemli bir tüketim pazarına sahip olan midyelerin ticari ölçekte yetiştirilmesi için farklı yöntemler dünyanın farklı bölgelerinde kullanılıyor. Farklı pişirme metodlarında son derece lezzetli seçeneklerle sunulan midye, su ürünleri yetiştiricilik sektörü içinde balık yetiştiriciliğine alternatif olarak değerlendirilebilecek önemli bir pazara ev sahipliği yapıyor.
Ticari ölçekte düşünüldüğünde, kontrol altında tutulabilen ve şartları an be an kontrol edilebilen en yaygın midye yetiştiricilik yöntemleri arasında öne çıkan 3 seçenek var.
Sırıkta yetiştirme, salda yetiştirme ve dipte yetiştirme.
Bu yöntemlerden ilki, diğerlerine göre daha zahmetli ve verimi ötekilere göre düşük sayılabilecek dipte yetiştirme yöntemidir. Hollanda’nın kıyılarında sıklıkla bu yöntem ile yetiştiriciliğe başvurulur. Bu yöntem ile midye yetiştirme safhalarını kısaca incelersek karşımıza ilk önce, midyenin yetiştirileceği alanın diğer yetiştiricilik faaliyetlerine mümkün olduğu kadar kapatılmış olması gerektiği çıkar. Bunun sebebi, çoğunlukla hareketsiz olarak dipte duran midyelerin başka faaliyetler ile zarar görmesinin engellenmesi gerektiğidir. İlk aşamanın diğer bir basamağını ise midyeleri yerleştireceğimiz alanların mümkün olduğu kadar predatör, yani avcılardan temizlenmesi ve avcıların bu alana girişlerinin engellenmesi oluşturur. Bazı deniz yıldızları yada kıskaçlı deniz canlılarının doğal besinlerini oluşturan canlı grubu midye olduğu için, eğer iyi bir temizleme yapılmazsa bir süre sonra tüm stok tükenebileceği gibi istilacı olarak kabul edilebilecek türün bireylerinin sayısının arttığı da gözlenebilir.
Her üç yöntemde de ortak olan bir özellik, yavru midyelerin elde ediliş ve yetiştiriciliğin yapılacağı alana konmaları safhasıdır. Midyelerden yavru almanın çeşitli yolları vardır, örneğin damızlık olarak ayrılanlardan toplama, iskele bacaklarından taşıma yada canlının kolayca yaşayıp üreyebileceği alanlar oluşturarak o bölgelerden bireyleri yetiştiricilik alanına taşıma gibi. Bunlar yada daha farklı şekillerde toplanarak büyütülmeye alınan midyeler, ortalama 2,5 – 3 cm boya gelince açık denizdeki başka alanlara transfer edilebilir. Uygun su akımının sağlandığı ve bol besinin bulunduğu bu ortamlarda büyütülen midyeler daha sonra istenilen şekilde pazara sürülür.
İkinci midye yetiştirme yöntemi olarak, gel-git alanlarında sıklıkla kullanılabilen sırıkta yetiştirme metodu tarif edilebilir. Fransa’nın kıyılarında yaygın olarak yapılır. Özellikle denizin gel ve git seviyeleri arasındaki derinlik farkı fazla olan yerlerde kolaylıkla uygulanabilir. Yöntemin işlemesi için, denizin gel-git alanına belirli mesafelerde çeşitli ağaçlardan elde edilmiş kazıklar çakılır. Üstlerine de midyelerin doğal yada yapay olarak tutunmaları sağlanır (bağlama vs. şekilde). Burada meydana gelen su seviyesindeki değişimle birlikte midyeler, istenilen boya gelene kadar büyütülür. Dipte yetiştirme yöntemine göre biraz da kontrollü ve iş gücü gerektiren bir metoddur. Yetiştiricilik yönteminin uygulandığı bazı yerlerde, kazıklar arasında ipler gerilerek aynı zamanda alanın yatay olarak da kullanılabilmesi sağlanmıştır. Gel-git alanlarında yapılan midye yetiştiriciliğindeki temel amaç, gel-git esnasında oluşan akıntının içindeki bol ve besleyici planktondan en iyi şekilde yararlanmaktır.
Üçüncü ve son midye yetiştirme yöntemi ise sallar üzerinde halatlarla yapılan metoddur. İspanya’nın Atlantik kıyılarındaki körfezlerde sıklıkla bu yöntemle yetiştiricilik yapılır. Belirli bir derinliğe sahip (takriben 30 – 45 – 60 metre), uygun akıntı, salinite (tuzluluk / %0,35’ler gibi), sıcaklık (10-20 derece) ve plankton yoğunluğundaki suların üzerine sabit sallar kurulur ve bu sallardan denizin dibine doğru ipler indirilip sabitlenir. Denizin içinde halihazırda var olan midyelerin bu ipliklere tutunmaları sağlandıktan sonra yetiştiricilik metodu başlar. Ayrıca, iplerin etrafına dikilen ve deniz suyu ile denizel diğer şartlara dayanıklı malzemelerin içine doldurulan yavru midyelerin ipe tutunmaları da yapay olarak sağlanabilir. Bu yöntem, optimal bir stok yoğunluğu ile yapılırsa, midyelerin büyürken kendi ağırlıkları ile ipten kopmalarının da; dolayısıyla stok kayıplarının önüne geçebilen bir mekanizmadır. Diğer yetiştiricilik yöntemlerine göre daha kontrollü, verimli, kârlı, profesyonellik gerektiren ve yeni bir yöntem olarak kabul edilebilir.
Sallar üzerinde yapılan yetiştiricilik yönteminin diğer yöntemlerden farklı, midyelerin daima suyun içinde kalıyor oluşlarıdır. Bir kaç saat için bile olsa suyun dışında kalan midyelerin besin alma döngüsü etkilenir ve buna bağlı olarak büyüme süreleri değişir.
Sırıkta ve sal üstünde yapılan yetiştiricilik metodları, midyelerin ve yetiştirme ortamlarının sıklıkla kontrol edilmesini gerektirir. Kabukları üzerine yerleşen çeşitli parazitler, yengeçler yada başka organizmalar, görsel anlamda midyenin değerini düşürebilir yada tüketime sunulacak olan etini tüketebilir. Süreli de olsa suyla muhatap kalan sırıklar, zaman içinde çürür ve kullanılamaz hale gelir. Salda yetiştiricilikte ise, düzenli seyreltme ve boylama yapılmadığı ve iplerin kontrol edilerek hasar gören yerlerinin onarılmadığı taktirde kopmalar meydana gelebilir ve bu da stokta kayıplara neden olabilir.
Ticari ölçekte düşünüldüğünde, kontrol altında tutulabilen ve şartları an be an kontrol edilebilen en yaygın midye yetiştiricilik yöntemleri arasında öne çıkan 3 seçenek var.
Sırıkta yetiştirme, salda yetiştirme ve dipte yetiştirme.
Bu yöntemlerden ilki, diğerlerine göre daha zahmetli ve verimi ötekilere göre düşük sayılabilecek dipte yetiştirme yöntemidir. Hollanda’nın kıyılarında sıklıkla bu yöntem ile yetiştiriciliğe başvurulur. Bu yöntem ile midye yetiştirme safhalarını kısaca incelersek karşımıza ilk önce, midyenin yetiştirileceği alanın diğer yetiştiricilik faaliyetlerine mümkün olduğu kadar kapatılmış olması gerektiği çıkar. Bunun sebebi, çoğunlukla hareketsiz olarak dipte duran midyelerin başka faaliyetler ile zarar görmesinin engellenmesi gerektiğidir. İlk aşamanın diğer bir basamağını ise midyeleri yerleştireceğimiz alanların mümkün olduğu kadar predatör, yani avcılardan temizlenmesi ve avcıların bu alana girişlerinin engellenmesi oluşturur. Bazı deniz yıldızları yada kıskaçlı deniz canlılarının doğal besinlerini oluşturan canlı grubu midye olduğu için, eğer iyi bir temizleme yapılmazsa bir süre sonra tüm stok tükenebileceği gibi istilacı olarak kabul edilebilecek türün bireylerinin sayısının arttığı da gözlenebilir.
Her üç yöntemde de ortak olan bir özellik, yavru midyelerin elde ediliş ve yetiştiriciliğin yapılacağı alana konmaları safhasıdır. Midyelerden yavru almanın çeşitli yolları vardır, örneğin damızlık olarak ayrılanlardan toplama, iskele bacaklarından taşıma yada canlının kolayca yaşayıp üreyebileceği alanlar oluşturarak o bölgelerden bireyleri yetiştiricilik alanına taşıma gibi. Bunlar yada daha farklı şekillerde toplanarak büyütülmeye alınan midyeler, ortalama 2,5 – 3 cm boya gelince açık denizdeki başka alanlara transfer edilebilir. Uygun su akımının sağlandığı ve bol besinin bulunduğu bu ortamlarda büyütülen midyeler daha sonra istenilen şekilde pazara sürülür.
İkinci midye yetiştirme yöntemi olarak, gel-git alanlarında sıklıkla kullanılabilen sırıkta yetiştirme metodu tarif edilebilir. Fransa’nın kıyılarında yaygın olarak yapılır. Özellikle denizin gel ve git seviyeleri arasındaki derinlik farkı fazla olan yerlerde kolaylıkla uygulanabilir. Yöntemin işlemesi için, denizin gel-git alanına belirli mesafelerde çeşitli ağaçlardan elde edilmiş kazıklar çakılır. Üstlerine de midyelerin doğal yada yapay olarak tutunmaları sağlanır (bağlama vs. şekilde). Burada meydana gelen su seviyesindeki değişimle birlikte midyeler, istenilen boya gelene kadar büyütülür. Dipte yetiştirme yöntemine göre biraz da kontrollü ve iş gücü gerektiren bir metoddur. Yetiştiricilik yönteminin uygulandığı bazı yerlerde, kazıklar arasında ipler gerilerek aynı zamanda alanın yatay olarak da kullanılabilmesi sağlanmıştır. Gel-git alanlarında yapılan midye yetiştiriciliğindeki temel amaç, gel-git esnasında oluşan akıntının içindeki bol ve besleyici planktondan en iyi şekilde yararlanmaktır.
Üçüncü ve son midye yetiştirme yöntemi ise sallar üzerinde halatlarla yapılan metoddur. İspanya’nın Atlantik kıyılarındaki körfezlerde sıklıkla bu yöntemle yetiştiricilik yapılır. Belirli bir derinliğe sahip (takriben 30 – 45 – 60 metre), uygun akıntı, salinite (tuzluluk / %0,35’ler gibi), sıcaklık (10-20 derece) ve plankton yoğunluğundaki suların üzerine sabit sallar kurulur ve bu sallardan denizin dibine doğru ipler indirilip sabitlenir. Denizin içinde halihazırda var olan midyelerin bu ipliklere tutunmaları sağlandıktan sonra yetiştiricilik metodu başlar. Ayrıca, iplerin etrafına dikilen ve deniz suyu ile denizel diğer şartlara dayanıklı malzemelerin içine doldurulan yavru midyelerin ipe tutunmaları da yapay olarak sağlanabilir. Bu yöntem, optimal bir stok yoğunluğu ile yapılırsa, midyelerin büyürken kendi ağırlıkları ile ipten kopmalarının da; dolayısıyla stok kayıplarının önüne geçebilen bir mekanizmadır. Diğer yetiştiricilik yöntemlerine göre daha kontrollü, verimli, kârlı, profesyonellik gerektiren ve yeni bir yöntem olarak kabul edilebilir.
Sallar üzerinde yapılan yetiştiricilik yönteminin diğer yöntemlerden farklı, midyelerin daima suyun içinde kalıyor oluşlarıdır. Bir kaç saat için bile olsa suyun dışında kalan midyelerin besin alma döngüsü etkilenir ve buna bağlı olarak büyüme süreleri değişir.
Sırıkta ve sal üstünde yapılan yetiştiricilik metodları, midyelerin ve yetiştirme ortamlarının sıklıkla kontrol edilmesini gerektirir. Kabukları üzerine yerleşen çeşitli parazitler, yengeçler yada başka organizmalar, görsel anlamda midyenin değerini düşürebilir yada tüketime sunulacak olan etini tüketebilir. Süreli de olsa suyla muhatap kalan sırıklar, zaman içinde çürür ve kullanılamaz hale gelir. Salda yetiştiricilikte ise, düzenli seyreltme ve boylama yapılmadığı ve iplerin kontrol edilerek hasar gören yerlerinin onarılmadığı taktirde kopmalar meydana gelebilir ve bu da stokta kayıplara neden olabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder